29 Ekim 2008 Çarşamba

Hükümet Kobi'ler için ilk adımı atıyor !

Hükümet, küresel mali krize karşı KOBİ'leri ve bankacılık sektörünü aynı anda koruma altına alacak bir plan üzerinde çalışıyor. Plan, kredi riski nedeni ile bankaların muslukları kısmaması, KOBİ'lerin de borç geri ödeme problemi yaşamaması üzerine bina ediliyor. Hazırlıkları devam model, Kredi Garanti Fonu tarafından yürütülecek. Buna göre Kredi Garanti Fonu, Hazine tarafından gayri nakdi kredi ile takviye edilecek. Tüm bankaların ticari faiz riskini sigortalayacak. Böylece bankalar, açtıkları kredinin faizini kesin olarak tahsil edeceklerini bilecekler. Öte yandan kredilerin tahsili için KOBİ'lere iki yıl ödeme süresi tanınacak. Bu süre içinde ödenmeyen krediler, yeni kurulacak Varlık Yönetim Şirketi'ne devredilecek. Bankalar sorunlu kredi alacaklarını bu şirketten tahsil edecek. KOBİ'lerin teminatlarını nakde dönüştürme işlemini ise Varlık Yönetim Şirketi üstlenecek.
ZIRAAT'TEN ILK ÇOZUM KOBİ'lere dönük kısa vadeli soluklandırma planında Ziraat Bankası ilk tedbiri uygulayacak. Bu çerçevede Ziraat Bankası'ndan kredi kullanan KOBİ'lere, kalan vade tutarı kadar ilave ödeme süresi verilecek. Böylece, örneğin 24 ay vadeli kredi kullanan ve 14 aylık taksidini ödeyen KOBİ'ye "Kalan 10 taksit kadar 10 ay vade daha tanıyalım. Krediyi kullandığın dönemdeki faiz şartları ile borcunu 20 taksitte ödeyebilirsin" teklifinde bulunulacak. Soluklandırma planı ile KOBİ'lerin sıkıntıya girmesine önlenecek. Ziraat Bankası bu kapsamda 103 bin KOBİ'ye açtığı 2.3 milyar YTL krediyi yapılandıracak. Kredi müşterisi KOBİ, borç bakiyesini daha uzun vadede ödeyeceği için istihdam başta olmak üzere sosyal sorun yaratacak önlem alma gereği duymayacak.
ZIRAAT'E MEVDUAT İLGİSİ Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, KOBİ'lere yönelik ödeme planını doğruladı. Çağlar, bankanın aylık 1 milyar YTL kredi verme performansı olduğunu, krizi bahane etmeden fonlamaya devam ettiklerini söyledi. Bankanın aylık mevduat artışının 600 milyon YTL civarında seyrettiğini, son aylarda bu tutarın 1 milyar YTL'yi bulduğunu kaydeden Çağlar, "Bankalar arası mevduat kaymasına sıcak bakmıyoruz. Mevduatı çekmek için özel gayretimiz yok. Hatta faizleri bir iki puan aşağı çekerek mesaj verdik" dedi.

Kaynak:Rotahaber

İşyerinde Vergi Levhası mecburiyeti kalkıyor !


Maliye, esnafı rahatlatacak bir değişikliğe gidiyor. İşyerleri ile özdeşleşen vergi levhaları artık tarih olacak. Vergi Usul Kanunu'nun yeniden yapılandırılmasına ilişkin çalışmaya göre, vergi levhası bulundurma zorunluluğu kaldırılacak.
Vergi Konseyi'nin üzerinde çalıştığı düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte esnaf 149 YTL'lik vergi levhası bulundurmama cezasından kurtulmuş olacak. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın da sıcak baktığı çalışmada "Anlamını yitirmiş olan vergi levhası bulundurma zorunluluğu kaldırılmalı" ifadesi yer alıyor. 46 yıl önce kaleme alınan VUK'un yeniden yazılmasının tamamlaması halinde uluslararası gelişmelere uygun, adil, basit, mükellefi ve müteşebbisi koruyan, içerisinde yeni bir ceza sistemini barındıran bir çalışma ortaya konulması planlanıyor. Bu kapsamdaki çalışmaların yıl sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor. Vergi levhası bulundurma zorunluluğunun yaklaşık 20 yıl önce getirildiğine dikkat çeken Maliye yetkilileri, uygulamanın artık caydırıcılığının kalmadığı görüşünde. Matrahının düşük gösterilmesi veya zarar beyan edilmesinin hem mükellef hem de vatandaş tarafından çok önemli görülmediğini belirten yetkililer, "Uygulama ilk getirildiğinde esnafın daha çok vergi ödemesi amaçlanmıştı. Ancak şimdi bir etkisi kalmadı." diyor. Yetkililer, elektronik vergi levhasının devreye girmesiyle birlikte de Maliyecilerin esnafta ilk aradıkları vergi levhasına artık dikkat etmediklerini belirtiyor.Vergi Usul Kanunu uyarınca Gelir Vergisi mükellefleri ile sermaye şirketleri her yıl mayıs ayının son gününe kadar vergi tarhına esas olan kazanç tutarları ile bunlara isabet eden vergi miktarlarını gösteren levhayı merkezlerine, şubelerine, satış mağazalarına iş sahipleri ile mükellefler tarafından kolayca okunup görülecek şekilde asmak zorunda. Maliye Bakanlığı'nın 1991'de çıkardığı iç genelgeye göre bu levhanın asılmasının amacı, mükellefe ait bazı bilgilerin açıklanması suretiyle, vergilerin ödenmesinde kamuoyunun baskı ve desteğinden yararlanmak olarak açıklanıyor. Vergi levhasında mükellefin adı, soyadı, unvanı, işyeri adresi, vergi numarası, vergi dairesi, vergi türü, takvim yılı, beyan edilen matrah, tahakkuk eden vergi ile tasdik eden makamın imzası ve mührü yer alıyor. Vergi levhalarının sabit işyerleri için 17,5x25 cm, taşıtlar için 8x12 cm ebatlarında olması gerekiyor.
Vergi Usul Kanunu'nun yeniden yazılması sürecinde ele alınan başlıca diğer konular şunlar: "Meslek mensuplarının vergi mahremiyetine dahil edilmesi, işlerliği bulunmayan komisyonların kaldırılması, adres güncellemelerinin mükellefin ödevlerine dahil edilmesi, aramalı incelemelerdeki hükümlerin CMUK'a uygun hale getirilmesi, gecikme faizi işleme süresinin sınırlandırılması, düzeltme talebi incelenmesinin belli bir sürede sonuçlandırılması, düzeltme mekanizmasının arzu edildiği şekilde etkin çalıştırılmasının sağlanması, takdir komisyonlarının tekrar ele alınması ve işlerlik kazandırılması."
Kaynak:Zaman

Gübredeki düşüş etikete geç yansıyacak !

Gübretaş Genel Müdürü Mehmet Koca, hammadde fiyatlarının düşmesine bağlı olarak gübre fiyatlarında da bir düşüş başladığını, ancak dolar kurunun 1,2 YTL'den 1,7 YTL'ye çıkması nedeniyle bu ucuzlamanın piyasaya yansıtılamadığını belirtti.Döviz fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak, gübre fiyatlarının zamanla düşebileceğini belirten Koca, "Yaptığımız yatırımlar ve bağlantılar sayesinde çiftçi kesinlikle gübre sıkıntısı yaşamayacak." dedi. Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği (TTKKMB), iştiraki olan Gübretaş arasında imzalanan 5 yıllık bayilik sözleşmesi törenine katılan Genel Müdür Koca, Tarım Kredi Kooperatifleriyle bayilik sözleşmesi imzaladıkları 2001 yılından beri satışlarının düzenli bir şekilde arttığını, bu yıl da sektörün genel satışlarında yüzde 10 düşme olmasına karşın, kendi satışlarının yükseldiğini söyledi. Gübretaş'ın hammadde üretimine yönelik İran'da tesis almasının öneminin, bu kriz döneminde daha da iyi anlaşıldığına işaret eden Koca, bu anlaşmanın piyasanın regülasyonu açısından da önemli olduğunu vurgularken, uluslararası piyasalardaki spekülatif baskıların Türkiye'deki çiftçilere yansımasının daha az olacağını kaydetti. Çiftçinin gübre talebinde bir daralma gözlendiğini belirten TTKKMB Genel Müdürü Bedrettin Yıldırım, bunun 2009 yılındaki üretimi olumsuz etkileyeceğine işaret etti.

Kaynak:Zaman

28 Ekim 2008 Salı

Krizi en az zararla atlatacak 2 Ülke ?


Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen "Yaptığımız hesaplamalara göre Türkiye ile Polonya bu kriz dönemini en az sıkıntıyla aşacak iki ülke olarak gösteriliyor"dedi. Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen başkanlığında 120 Türk iş adamından oluşan Türk ticaret heyetinin Polonya gezisi başladı.Tüzmen, Varşova'da iki gün sürecek temasları çerçevesinde ilk olarak, Polonya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Waldemar Pawlak ile kahvaltıda bir araya geldi.Devlet Bakanı Tüzmen, görüşmeden sonra gazetecilerin sorusu üzerine, iki ülke arasındaki ticaret hacminin son dönemde, 5 yıl içerisinde yaklaşık 3 kat artmış olduğunun dile getirildiği görüşmede, iki ülkenin, bu artışı küresel kriz döneminde nasıl devam ettirilebileceğinin sektörel bazda bir planlamasının yapıldığını belirtti. Dünyada ekonomi ekseninin Atlantik?ten Pasifik'e kayışında Polonya ve Türkiye'nin son derece önemli rol oynayacağını kaydeden Tüzmen, iki ülkenin, geçmişte ağır bedel ödedikleri finans krizlerinin de etkisiyle ekonomilerini daha sağlam hale getirmiş olan ülkeler olduklarına dikkati çekti.Tüzmen, şöyle devam etti:"Türk ve Polonya iş adamları burada kriz sonrasına kendilerini hazırlayacak ortak çalışmaları yapacaklar. Rekabet ettiğimiz alanlar var. Biz Avrupa'da otobüs üretiminde birinciyiz. Polonya da bu alanda son derece önemli. Elektronik de rekabet ettiğimiz alanlardan ancak, diğer alanlara baktığımızda çok fazla birlikte hareket edebileceğimiz alanlar var, gemi inşa sektörü gibi.Polonya ile Türkiye'nin bir diğer önemli özelliğinin de tarihsel bağlarının bulunması olduğuna dikkati çeken Tüzmen, iki ülkenin de eski dost olmalarının böylesi kriz dönemlerinde Polonya ile Türkiye'yi birbirine daha çok yaklaştırdığını söyledi. Tüzmen, şöyle dedi:Yaptığımız hesaplamalara göre, sayın Başbakan Yardımcısı da bu görüşü teyit etti. Türkiye ve Polonya bu kriz dönemini en az sıkıntıyla aşacak iki ülke olarak gösteriliyor. OECD rakamlarına göre, iki ülkenin de GSMH artışı ve ihracat potansiyeli son derece önemli. Türkiye, OECD?nin ihracat şampiyonu ülkesi ve uluslararası endekslere göre de bölgesel, sektörel bağımlılığını yarı yarıya azaltmayı başaran bir ülke. Polonya da aynı şekilde bölge ve sektör bağımlılıklarını çok iyi bir şekilde çeşitlendirdiği için bu krizden en az hasarla çıkacak ülkeler arasında gösteriliyor. İşte iki ülke, özellikle Baltık, İskandinav ülkeleri ve Avrupa ülkeleriyle çok iyi bir entegrasyon sağlamış olan bir Avrupa Birliği ülkesi Polonya ile Karadeniz, Hazar ve Akdeniz?de çok önemli ticaret bağlantılarını sağlamış olan Türkiye, güzel bir dilim yakaladılar diye düşünüyorum.2012 Avrupa Futbol Şampiyonası Polonya'da yapılacak. Bu önümüzdeki 4 yıl içinde birtakım alt ve üst yapı yatırımlarına ihtiyaç bulunuyor. Buralardan bizim de pay almak istediğİmizi söyledik. Ayrıca Polonya'ya AB fonlarından da ciddi bir fonlama yapılacak. Tahminen 5 sene içerisinde 90 milyar avroluk bir kaynak aktarılacak, alt yapı ve süt yapılar için.. Biz bunların içerisinde Türkiye olarak ne kadar yer alabiliriz, onun peşindeyiz. Bence çok doğru zamanda, doğru yerde yaptığımız bir iş adamlarıyla çıkartma oldu."

Kaynak:Haber7.com

Hükümetten 1 milyar $ lık EK KREDİ

Küresel kriz dünyada her geçen gün derinleşirken hükümet krizin Türkiye'ye etkilerini en aza indirmek için iki önemli konuda kritik adımlar atmaya başladı.Hazırlanan tebliğ yayımlanmak üzere Başbakanlık'a gönderildi.Yurtdışındaki parayı yüzde 2, yastık altı olarak nitelenen yurtiçindeki parayı da yüzde 10 vergiyle ekonomiye kazandırmayı amaçlayan tasarı ise önümüzdeki perşembe günü Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülecek. Son olarak krizin etkisiyle daralan dış pazarlarda ihracatçıya destek olmak için ek kredi paketi hazırlandı. Türk Eximbank aracılığı ile kullandırılan kredi miktarı 1 milyar dolar artırıldı. Karar, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin geçen hafta Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından alındı.Görüşmede işadamları Eximbank aracılığı ile kullandırılan kredinin 5 milyar dolar daha artırılmasını isterken, Başbakan 1 milyar dolarlık ilave kaynak desteği verilebileceğini kaydetti. Kararı memnuniyetle karşılayan İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri Başkanı İsmail Gülle, "Yanımızda sadece Eximbank kaldı." dedi. İhracatçılar ise ucuz kredi sevincini şu sözlerle dile getirdi: "Ek kaynakla birlikte birçok fabrikada çarklar yeniden dönecek."Başbakan Erdoğan'ın yanı sıra Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ile yaptıkları görüşmelerde şikayetlerini ilettiklerini aktaran ihracatçılar, tüm taleplerine olumlu karşılık aldıklarını kaydetti. Ek kaynak verilmesinin önemli olduğuna dikkat çeken ihracatçılar, "Şu an döviz kurundaki artış sebebiyle önemli ölçüde rahatladık. Dünya ekonomisinde durgunluk yaşanırken, yeni pazarların da bulunmasıyla şu an herhangi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Türkiye İhracat Kredi Bankası (Türk Eximbank) aracılığı ile ek kaynak sağlanmasıyla birlikte birçok fabrikada çarklar yeniden dönmeye başlayacak." dedi.İhracatçılara 1 milyar dolarlık ilave kaynağın ilk sinyali geçen hafta Maliye Bakanı Unakıtan'a yapılan ziyaret sonrasında verildi. Unakıtan, iç tüketimi artırmak için otomotiv sektörüne yönelik teşvikin gündemlerinde olduğunu açıkladı. Maliye bürokratları ise otomotiv sektörünün küresel krizden en az şekilde etkilenmesi için kredi maliyetlerinin düşürülmesine yönelik bir paket üzerinde çalıştıklarını belirtti.
Bakan Unakıtan, Türk Lirası'nın değer kaybetmesinin ihracatçılar için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, "Dışarıdan büyük miktarda ara malı ithal ediyoruz. Türk üreticiler bunları yapamadıkları için değil, rekabet edemedikleri için dışarıdan alıyordu. Bundan sonra Türkiye'de bunların imal edilmesi çok daha avantajlı konuma geliyor ki, bu krizden dolayı bir fırsat yakalamış oluyoruz." dedi. Hükümet olarak reel sektörün ve ihracatçıların yanında olduklarını ifade eden Unakıtan, üretimin önemine işaret etti: "Dünyadaki son mali kriz de gösterdi ki, öyle sanal işlemlerle bu işler olmuyor. Gerçek üreticiyi, gerçek sektörü her zaman desteklememiz lazım. Ülkemizdeki üretimi artırmamız, üretimin yapısını da değiştirmemiz gerekiyor. Bununla ilgili şimdiye kadar tedbirler aldık. Bundan sonra Türkiye olarak katma değeri yüksek, teknolojik ürünlere geçmemiz gerekiyor."
Zamanında alınmış yerinde kararlar ;
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, hükümetin krize yönelik tedbirlerini olumlu buluyor. Yalçıntaş, Maliye Bakanlığı'nın vergi borçlarına taksit uygulamasını 'zamanında alınmış, son derece yerinde kararlar' olarak değerlendirdi. Bakanlığın vergi borçlarını 18 ay vade ve yüzde 3 faiz ile tecil uygulamasının, ekonomi yönetiminin dengeleri yakından ve doğru takip ettiğinin somut bir göstergesi olduğunu vurgulayan Yalçıntaş, "Yurtdışında yaşayan vatandaşların bankalardaki paralarını Türkiye'ye getirebilmeleriyle ilgili yapılan kanun çalışması da çok önemli bir karar." dedi. Yalçıntaş, otomotivdeki durgunluğun aşılması için Özel Tüketim Vergisi'nde 'kademeli indirim' yapılması hazırlığının da reel sektöre olumlu yansıyacağını kaydetti. Oda başkanı ayrıca, kasım ayı içerisinde ödenmesi gereken geçici vergilerin de şubat ayına ertelenmesi halinde reel sektörün kısa vadede finans yükünün azaltılması yönünde çok olumlu bir adım atılmış olacağına dikkat çekti.
Vergi borçlarının 18 ay tecilini öngören tebliğ Başbakanlık'ta ;
Geçici vergiler ve Damga Vergisi hariç olmak üzere tüm vergi borçlarına ödeme kolaylığı getiren tebliğ yayımlanmak üzere Başbakanlık'a gönderildi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, geçen hafta yaptığı açıklamada, bu vergi borçlarına ödeme kolaylığı getireceklerini söylemişti. Bir yetkili, tebliğ kapsamında vadesi hangi tarihte dolarsa dolsun 1 Eylül 2008 öncesi tüm vergi borçlarına yıllık yüzde 3 gibi bir faiz uygulanacağını ve 18 aya kadar da ödeme kolaylığı sağlanacağını söyledi. Ödeme kolaylığı anaparanın yanı sıra faiz ve cezaları da kapsayacak. "Başbakanlık'a gönderilen tebliğin bu hafta içinde yayımlanması bekleniyor." diyen aynı yetkili, ne kadarlık tahsilat yapılacağına ilişkin herhangi bir rakam vermedi. Bu imkandan faydalanmak isteyen mükelleflerin, bu borçlarını ödemeleri için son başvuru tarihi de 28 Kasım olarak belirlendi. Vergi ödemelerinin ilk taksitleri ise 1-31 Aralık arasında ödenebilecek. IMF'nin karşı çıktığı bu tür uygulamalar geçmişte de gündeme gelmiş, hükümet uygulamayla yüksek tutarda tahsilat sağlamıştı.
Tasarı hazır, yastık altındaki paraya da hesap sorulmayacak ;
Hükümetin, Türk vatandaşlarının yurtdışında tuttuğu birikimi Türkiye'ye çekme çalışmasında son noktaya gelindi. Tasarı, perşembe günü Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülecek. Tasarıya yurtiçindeki paranın da yüzde 10 vergiyle ekonomiye kazandırılması eklendi. Bu düzenlemenin perde arkasında ise Adalet Bakanlığı bürokratları yatıyor. Bakanlık yetkilileri, ekonomi yönetimi ile konuya ilişkin yaptıkları son toplantıda vergi inceleme muafiyetinin gurbetçilerle sınırlı kalmasına karşı çıktı. Bu durumun yurtiçinde yaşayanları kapsamadığı için adalet mekanizmasını zafiyete uğratacağı yorumunda bulundu. Tasarıya göre, Türkiye'de bulunan ancak 1 Ekim 2008 itibarıyla kanuni defter kayıtlarında işletmenin öz kaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarıyla, taşınmazlar, üç ay içinde YTL cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine beyan edilecek. Bilanço esasına göre defter tutanlar, kanuni defterlerine, taşınmazlar dışındaki varlıklarını banka hesaplarına yatırmak suretiyle kaydederek pasifte özel fon hesabı açacaklar. Serbest meslek kazanç defteriyle, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, bu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterecekler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacak.
THY'nin 1,3 milyar dolar nakiti var, yeni yatırım için fırsat kolluyor ;
Dünyayı etkisi altına alan küresel krize rağmen nakit para biriktiren Türk Hava Yolları yeni yatırım peşinde. THY Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil, 1,3 milyar dolar civarında nakit paraları bulunduğunu ve yatırımlara hız kesmeden devam edeceklerini söyledi. 2009'da Avrupa'da ilk dört arasında yer almayı hedefleyen şirket, dünyadaki tüm fırsatları kovalayacak. "Faydasını gördükten sonra para sorunumuz yok." diyen Genel Müdür Kotil, THY'nin karar verdikten sonra herhangi bir şirketi alabilecek güçte olduğuna vurgu yaptı.

Kaynak:Rotahaber

21 Ekim 2008 Salı

Kuraklık Destekleri Ödeniyor

İlkbahar aylarında Güneydoğu ile Orta Anadolu bölgeleri ağırlıklı olmak üzere yaşanan kuraklıktan zarar gören çiftçilerin bir bölümüne bugün ödeme yapıldı.İl ve İlçelerde kurulan komisyonlar tarafından ürünleri yüzde 30 ve üzerinde zarar gördüğü belirlenen 214 bin 899 çiftçinin banka hesaplarına, bugün 257,01 milyon YTL yatırıldı.Bu yıl ilkbaharda yaşanan kuraklıktan zarar gören çiftçilerin zararlarının karşılanması için ilk olarak 19 Temmuz'da 35 ili ve 211 ilçeyi kapsayan bir kararname çıkarılmış, daha sonra 19 Ağustos'ta çıkarılan kararname ile Sivas ile 33 ilçe daha kuraklık desteği sağlanmasına ilişkin kararname kapsamına alınmıştı.
Kararname, ilkbahar döneminde kuraklık nedeniyle zarar gören Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı çiftçilerin zararlarının telafi edilebilmesi için kuraklık desteği verilmesi ile söz konusu çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine (TKK) olan tarımsal kredi borçlarının (düşük faizli krediler dahil) ertelenmesini öngörüyordu. Kararname, kuru alanda üretimi yapılan buğday, arpa, mercimek, nohut, fiğ, burçak ve mürdümük ekiliş ve ürünlerini kapsıyordu.
Kuraklık nedeniyle, söz konusu ürünleri yüzde 30 ve üzeri zarar gördüğü il/ilçe hasar tespit komisyonlarınca belirlenen ÇKS'ye kayıtlı çiftçilere (kamu tüzel kişileri hariç), sertifikalı tohumluk ihtiyacının karşılanması amacıyla, kaybettikleri ürün miktarına karşılık gelen alan için, dekar başına, buğdayda 22 YTL, arpada 13 YTL, mercimekte 22 YTL, nohutta 30 YTL, fiğ, burçak ve mürdümükte 24 YTL kuraklık desteği ödenecek. İlgili kararnamelerle kuraklık desteğinden yararlanmak isteyen çiftçilere, bir ay başvuru süresi verilmişti.Destekleme ödemeleri, Maliye Bakanlığı tarafından Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bütçesine aktarılan ödenekten karşılanıyor. Haksız yere kuraklık desteği ödemesinden yararlandığı tespit edilen üreticiler, 5 yıl süreyle hiçbir destekleme programından yararlandırılmayacak.İl ve ilçe hasar tespit komisyonlarınca yapılacak tespitler sonucunda kuraklık desteği alabilecek çiftçilerin Ziraat Bankası ve TKK tarafından kullandırılan ve kararın yayımı tarihi itibarıyla vadesi/taksit vadesi/hesap devresi henüz gelmemiş olmakla birlikte bir yıl içinde dolacak olan veya 90 günlük bekleme süresi içinde olan tarımsal kredi borçları, vadesinde/hesap devresinde, ilgili mevzuatına göre faiz tahakkuk ettirilmek suretiyle vade tarihinden/taksit vadesinden/hesap devresinden itibaren bir yıl süreyle erteleniyor. Banka ve TKK'nın Tasfiye Olunacak Alacaklar hesaplarında kayıtlı ve/veya kayıtlı olması gereken tarımsal kredi borçları ise faiz tahakkuk ettirilmeksizin bir yıl süreyle erteleniyor.Ertelenen tarımsal kredi borçlarına erteleme döneminde Ziraat Bankası ve TKK tarafından yüzde 7 faiz uygulanacak. Karar kapsamında ilgisine göre cari tarımsal kredi veya cari tarımsal kredi temerrüt faiz oranı ile yüzde 7 arasındaki farka göre tahakkuk ettirilecek gelir kayıpları, Hazine Müsteşarlığının ilgili yıl bütçelerine bu amaçla konulacak ödenekten avans olarak karşılanacak.
Kararname kapsamında kuraklık desteği verilen il ve ilçeler şöyle :
ADIYAMAN: Merkez, Besni, Kahta, Gerger, Tut, Sincik, Samsat, Gölbaşı
AFYONKARAHİSAR: Bolvadin, Çay, Emirdağ, Sultandağı
AĞRI: Doğubeyazıt
ANKARA: Bala, Elmadağ, Evren, Gölbaşı, Haymana, Kalecik, Nallıhan, Şereflikoçhisar, Ayaş, Beypazarı, Polatlı
BİTLİS: Merkez, Ahlat, Adilcevaz, Güroymak, Hizan, Mutki
ÇANKIRI: Merkez, Kızılırmak, Şabanözü, Eldivan
ÇORUM: Bayat, Dodurga, İskilip, Mecitözü, Ortaköy, Osmancık, Alaca, Laçin, Sungurlu
DİYARBAKIR: Merkez, Çermik, Güngüş, Dicle, Eğil, Ergani, Hani, Kocaköy, Silvan, Bismil, Çınar, Hazro
EDİRNE: Lalapaşa
ELAZIĞ: Merkez, Ağın, Baskil, Arıcak, Keban
ESKİŞEHİR: Merkez , Alpu, Beylikova, Günyüzü, Mahmudiye, Mihallıçcık, Seyitgazi, Sivrihisar, Çiftler
GAZİANTEP: Araban, Karkamış, Nizip, Oğuzeli, Şahinbey, Şehitkamil, Yavuzeli
HAKKARİ: Merkez, Şemdinli, Yüksekova
KAYSERİ: Kocasinan, Bünyan, İncesu, Melikgazi
KIRŞEHİR: Merkez, Kaman, Mucur, Boztepe, Akçakent, Akpınar, Çiçekdağı Akören, Doğanhisar, Kadınhanı
KONYA: Altınekin, Cihanbeyli, Çeltik, Çumra, Emirgazi, Ereğli, Halkapınar, Ilgın, Karapınar, Karatay,
Kulu, Meram, Sarayönü, Selçuklu, Tuzlukçu, Yunak
MALATYA: Merkez, Akçadağ, Arapgir, Arguvan, Battalgazi, Darende, Doğanşehir, Doğanyol, Hekimhan, Kale,
Pütürge, Yazıhan, Yeşilyurt, Kuluncak
KAHRAMANMARAŞ: Ekinözü, Elbistan, Nurhak, Pazarcık
MARDİN: merkez, Mazıdağı, Savur, Midyat, Dargeçit, Yeşilli, Nusaybin, Derik, Kızıltepe, Ömerli
MUŞ: Merkez, Malazgirt, Hasköy, Bulanık, Korkut
NEVŞEHİR: Acıgöl, Avanos, Gülşehir, Hacıbektaş, Ürgüp, Merkez, Derinkuyu, Kozaklı
NİĞDE: Merkez , Altunhisar, Bor, Çamardı, Çiftlik, Ulukışla
SİİRT: Merkez, Aydınlar, Baykan, Eruh, Şirvan, Pervari , Kurtalan
SİNOP: Durağan, Boyabat, Saraydüzü
TUNCELİ: Merkez, Pertek, Çemişkezek
ŞANLIURFA: Merkez, Siverek, Hilvan, Suruç, Birecik, Bozova, Halfeti, Akçakale, Viranşehir, Harran
VAN: Merkez, Gevaş, Gülpınar, Muradiye, Özalp, Saray, Başkale, Çaldıran, Çatak, Edremit, Erciş, Bahçesaray
YOZGAT: Yerköy, Şefaatli, Yenifakılı, Akdağmadeni, Aydıncık, Boğazlıyan, Çandır, Çayıralan, Çekerek, Merkez,Saraykent, Sarıkaya, Sorgun
AKSARAY: Merkez, Ağaçören, Eskil, Gülağaç, Güzelyurt, Ortaköy, Sarıyahşi
KARAMAN: Merkez, Ayrancı, Kazımkarabekir, Ermenek
KIRIKKALE: Merkez, Keskin, Çelebi, Karakeçili, Bahşılı, Yahşihan, Balışeyh, Delice, Sulakyurt
BATMAN: Merkez, Beşiri, Hasankeyf, Gercüş, Kozluk, Sason
ŞIRNAK: Merkez, Silopi, Cizre, İdil, Uludere
IĞDIR: Merkez, Tuzluca
KİLİS: Merkez, Elbeyli, Musabeyli
SİVAS: Gemerek.

Pamuk İpliği ithalatına yeni Ek Vergi

Pamuk ipliği ithalat artışının yerli üretimde neden olduğu zarar ve tehdidin ortadan kaldırılabilmesi maksadıyla 3 yıl boyunca uygulanmak üzere yeni ek mali yükümlülük getirildi. Bakanlar Kurulunun “Belirli Pamuk İpliği İthalatında Korunma Önlemi Uygulanması Hakkında Karar”ı Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, dikiş ipliği hariç ağırlık itibariyle yüzde 85 veya daha fazla pamuk içeren ve perakende olarak satılacak hale getirilmemiş olan pamuk ipliği ithalatında uygulanacak ek mali yükümlülük oranları, 15 Temmuz 2008-14 Temmuz 2009 arasında yüzde 20, 15 Temmuz 2009-14 Temmuz 2010 arasında yüzde 19, 15 Temmuz 2010-14 Temmuz 2011 arasında da yüzde 18 olacak. Ek mali yükümlülük birinci yıl için kilo başına en düşük 0,35 dolar, en yüksek 1 dolar, ikinci yıl en düşük 0,33 dolar, en yüksek 0,95 dolar ve üçüncü yıl en düşük 0,31 dolar, en yüksek 0,90 dolar olacak. Tarife kontenjanı miktarı, ilgili ülkeler ve gümrük bölgeleri menşeli tarife kontenjanı kapsamı eşyanın tamamı için toplam 12 milyon 800 bin 285 kilo olacak. Ancak her bir ülke veya gümrük bölgesi menşeli eşya için verilecek tarife kontenjanı 4 milyon 266 bin 762 kiloyu geçmeyecek.

20 Ekim 2008 Pazartesi

Ekonomide bir ilk gerçekleşecek !

Devlet bakanı Nazım Ekren özel sektör temsilcilerinin 2009 yılı programına ilişkin dile getireceği öneri ve tekliflere ilk kez yer verileceğini bildirdi.Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Nazım Ekren, özel sektör ile işbirliğine büyük önem verdiklerini belirterek, sektör temsilcilerinin 2009 yılı programına ilişkin dile getireceği öneri ve tekliflere, ilk kez, önümüzdeki hafta yayımlanacak programda yer verileceğini bildirdi.Ekren, açılışta yaptığı konuşmada, küresel finansal kriz ile şekillenen yeni sürecin gerektirdiği ''yeni inisiyatif'' hakkında bilgi verdi.Öncelikle güven ve istikrarın korunmasının ''olmazsa olmaz'' koşul oluşturduğunu vurgulayan Ekren, orta vadeli programda ''sektörel performansların artırılması''nın ön plana çıktığını kaydetti. Ekren, ''Türkiye ekonomisine baktığınızda geleneksel sektörlerin yanında rekabet avantajına sahip sektörlerin olması, büyük ve küçük ölçekli firmaların birlikte faaliyette bulunuyor olmaları, sektörel performansların artırılması konusunda standart bir reçeteden çok selektif, iyi kurgulanmış, hedefe odaklı tedbir ve öncelikler seti özel önem taşımaktadır'' diye konuştu.Ekren, yeni programda üzerinde durulan en kritik konulardan birinin ''sosyoekonomik gündemin yeniden şekillendirilmesi'' olduğunu belirterek, Güneydoğu Anadolu Projesi ve benzer çalışmaları buna örnek gösterdi.
''ULUSAL PROGRAM TAMAMLANDI''
Nazım Ekren, 2009 yılı programının önümüzdeki hafta yayımlanacağını belirterek, ''Bu toplantılarda ortaya çıkacak, ortak payda niteliğinde gündeme gelebilecek bireysel kurumsal toplumsal bazda refahımızı artıracak tedbirleri o programa yerleştireceğimizi sizlere taahhüt ediyoruz'' dedi.Ulusal programın da tamamlandığını bildiren Ekren, bunun da çok yakın zamanda Bakanlar Kurulundan da geçerek, uygulama prosedürü haline getireceğini kaydetti. Ekren, Ulusal programda, bugünkü toplantıda olduğu gibi iki önemli açılım bulunduğunu ifade ederek, bunların maastricht ve kopenhag ekonomik kriterleri olduğunu belirtti.Ekren, şöyle devam etti:
''Maastricht kriterleri içinde bütçe açığı ve kamu borcunun Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranları konusunda Türkiye uyguladığı örtülü, örtük bir mali kuralla bu konuda son derece başarılı bir performans yakalamıştır. Enflasyon ve faiz oranları konusunda da önümüzdeki dönemde yeni inisiyatifler alarak, bunda da Avrupa Birliği ortalamasına yakınlaşmak istiyoruz.Kopenhag ekonomik kriterlerinde ise işleyen bir piyasa ekonomisi ile Avrupa Birliği ve küresel ekonomiden gelecek rekabet baskılarına dayanabilecek bir reel sektör bugünkü gündemimizin en önemli başlığı olacaktır. Özellikle orta vadeli programda net şekilde vurguladığımız yetkin bir özel sektör, kaliteli bir bürokrasi, şeffaf piyasalar düzenleme denetim ve yaptırım süreçlerinin şekillendireceği yönetilebilir piyasa ekonomisi, AB bağlamında düşüneceğimiz işleyen bir piyasa ekonomisi için son derece kritiktir. Bunu da yine sizlerle birlikte kurgulamayı düşünüyoruz.''
''EKONOMİK GÜVENLİK VE EKONOMİK SAVUNMA KONSEPTİ OLUŞTURACAĞIZ''
Nazım Ekren, sektör temsilcileri ile birlikte ''sektörel değişim ve dönüşüm strateji belgesi'' oluşturmanın, orta vadeli programın temel amaçlarından birini oluşturduğunu kaydederek, özel kesimi ve kamu kesimi aktörleri arasında ekonomik ve finansal yönetişim kalitesini artırarak altyapı oluşturmasının da öngörüldüğünü anlattı.Ekren, ''Her krizde tekrar görüşüp konuşmak yerine elimizde bir yol haritası olması bakımından önem arz eden bir diğer husus da Türkiye için yeni bir konsept geliştirerek, ekonomik güvenlik ve ekonomik savunma konseptini de yine sizlerle birlikte oluşturmayı planlıyoruz'' dedi.Kayıt dışı ekonomi ile mücadelede de işbirliğinin önemine işaret eden Ekren, tarım, sanayi ve ticaret stratejisinin güncellenmesiyle yeni teşvik sisteminin yıl sonuna kadar önemli kısmını tamamlamayı hedeflediklerini bildirdi.Devlet Bakanı Ekren, Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nun teknik, hukuki ve fonksiyonel yapısını güçlendireceklerini ve Kurul'un, reel, finans ve diğer özel kesim sektörleri ile ekonomi yönetiminin bir araya geleceği en önemli kurumsal platformlardan biri olacağını kaydetti.
Türkiye ekonomisinin gelişme ve kalkınma sürecinde kamu ve özel sektörün yoğun ve kaliteli işbirliğinin özel önem taşıdığının altını çizen Ekren, ''Önümüzdeki hafta yayımlanacak 2009 yılı programında, politika öncelikleri, politika tedbirleri, sorumlu kuruluş, işbirliği yapılacak kuruluş, süre ve yapılacak işlem ve açıklamaları ifade edecektir. İlk defa özel sektörden bu konuda öneri ve teklifleri alıp, bir hafta sonra yayımlanacak dokümanda yer vereceğimizi sizlerle paylaşmak isterim'' dedi.Ekren, Kurulun, istişare mekanizmasının devam edeceğini ve sürekli hale getirmek için neler yapılabileceğinin ele alınacağını kaydetti.Bakan Ekren'in konuşmasının ardından toplantı, basına kapalı devam etti.

14 Ekim 2008 Salı

Dünya Bankası'ndan müthiş öngörü

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, Türkiye'nin bölgesinde, ekonomik ve siyasi istikrar açısından önemli bir ülke olduğunu belirterek yeni G7'lere Türkiye'yi aday gösterdi.Robert Zoellick, Dünya Bankası -IMF Sonbahar toplantıları çerçevesinde, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, bölgesinde istikrara yönelik çok önemli girişimlerde bulunduğunu ve bu konuda başarılı da olduğunu kaydetti.Zoellick, Türkiye'nin konumu itibarıyla stratejik öneme sahip bir ülke olduğunu da vurguladı.
YAPISAL REFORMLAR BAŞARILI
Türkiye'nin, son yıllarda önemli bir ekonomik dönüşüm sağladığını belirten Zoellick, özellikle mali sektörde gerçekleştirdiği yapısal reformlar nedeniyle, sağlam ve dayanıklı bir finansal sisteme sahip olduğunu söyledi.Zoellick, Türkiye'nin, yapısal reformlardaki başarısı nedeniyle, Dünya Bankası'nın gerekli teknik ve mali desteği verdiğini, bu desteğin, yapısal reformların uygulanmasını kolaylaştıracağını vurguladı.
DÜNYA BANKASI, EN ÇOK PROGRAM KREDİSİNİ TÜRKİYE'YE KULLANDIRIYOR
Edinilen bilgiye göre, Dünya Bankası, yıllık bazda, dünyadaki en büyük miktardaki program kredisini Türkiye'ye kullandırıyor. Yetkililer, Türkiye'nin bu miktarda bir kredi alabilmesinde, daha önce aldığı proje ve program kredilerindeki başarısının önemli rol oynadığını vurguluyorlar.
Dünya Bankası'ndan 6,2 milyar dolar kredi alan Türkiye, bu yıl da 2,7 milyar dolarlık bir program kredisi almayı planlıyor.Dünya Bankası ile yürütülen ve 2008-2011 yıllarını kapsayan 6,2 milyar ABD doları tutarındaki Ülke İşbirliği Stratejisi kapsamında 2008 yılı içinde Dünya Bankası'ndan proje finansmanı amacıyla sağlanan kredilerin tutarı 800 milyon ABD dolarına ulaştı.Bütçe finansmanında kullanılmak üzere 2008 yılında sağlanan program kredisi tutarı ise 400 milyon ABD doları oldu. Yıl sonuna kadar Banka'dan bütçe finansmanında kullanılmak üzere 1,3 milyar ABD doları tutarında program kredisi sağlanacak.Ayrıca, 2008 yılı sonuna kadar Dünya Bankasından KOBİ'lerin finansman ihtiyaçları için kullanılmak üzere Hazine garantisi altında 150 milyon ABD doları tutarında bir proje kredisi sağlanması planlanıyor. Böylece, ülke işbirliği stratejisi kapsamında Dünya Bankasından 2008 yılı içinde sağlanacak finansman tutarının 2,7 milyar dolar olacak.Banka, reform uygulama performansını yeterli bulmadığı ülkelere yeterli miktarda program ve proje kredisi vermiyor.Program kredileri, proje kredilerine göre daha zor koşullarda alınan krediler olarak biliniyor.
TÜRKİYE, YENİ G-7 ÜLKELER GRUBUNA GİREBİLİR
Bu arada Türkiye'nin, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick tarafından G-7'lere ilave olarak önerilen yedi üyeli yeni gruba katılma şansı bulunduğu öğrenildi.Zoellick'in, yeni önerdiği yedi ülkenin oluşturacağı grubun üyelerinin sabit olmayacağı ve performansa göre, dünya ekonomisinde önemli rol oynayan ülkelerin de, bu ''dünya ekonomisini yönlendirme grubu'' çerçevesinde bulunan ülkelere dahil olabileceğini söylediği belirtiliyor.Yetkililer, Türkiye'nin de stratejik önemi itibarıyla, değişimli olarak faaliyet gösterecek olan bu girişime dahil edilebileceğine dikkat çekiyorlar.Zoellick, küresel finansal krizin, diğer gelişmekte olan ülkelerin de küresel ekonomik kararlara dahil olması gerektiğini gösterdiğini belirtti.Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, en çok sanayileşmiş 7 ülkeden kurulu G-7'nin artık işe yaramadığını savunarak, bunun yerine, içinde 7 önemli gelişmekte olan ülkenin de bulunduğu yeni bir örgütün oluşturulmasını önermişti.Robert Zoellick, yaptığı konuşmada, dünya ekonomisine yön vermesini önerdiği yeni örgütte yer alacak G-7'ye ek olarak 7 ülke olarak Çin, Hindistan, Rusya, Suudi Arabistan, Brezilya, Meksika ve Güney Afrikayı saymıştı.ABD'deki finans krizinin, G-7'den daha fazla sayıda ülke arasında daha fazla işbirliğini gerektirdiğini anlatan Zoellick, ''G-7 işe yaramıyor. Değişik bir zamanda, yeni bir gruba ihtiyacımız var'' şeklinde konuşmuştu.G-7, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve Kanadadan oluşuyor.Zoellick, yeni girişimin, ülkelerin kamusal ve özel kurumların güçlerinin birleştirilmesiyle çok güçlü bir yapının oluşacağını söylemişti. Zoellick, önerdiği grubun oluşturulması durumunda bunun, dünyanın gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 70'ini oluşturacağına da dikkat çekmişti.Zoellick, bu grubun düzenli aralıklarla toplanmasını ve ortaya çıkan yeni küresel ekonomik sorunları belirleyen ve çözümler öneren IMF ve Dünya Bankası ile işbirliği yapması gerektiğini de kaydetmişti.Türk yetkililerin, dünyanın en önde gelen canlı ekonomilerinden olan, G20 içinde aktif bir durumda bulunan ve IMF tarafından da kotası artırılan Türkiye'nin de böyle bir girişim içinde yer alması yönündeki itirazı, gelişmiş ülke statüsüne yeni yükselen Güney Kore tarafından da desteklendi. Güney Kore'nin, G20'nin, yeni bir oluşum yerine, daha aktif bir grup olarak çalışmasını ya da Türkiye'nin bu yeni irişim içinde bulunması gerektiği görüşünde olduğu belirtiliyor.
Kaynak:rotahaber

Tarım Bakanlığı'nda kırmızı alarm

Çin'den yapılan ithalatın envanderini çıkaran Tarım Bakanlığı Çin menşeili süt ve süt ürünlerini tek tek saptayacak ve İncelemelerde ‘melamin’ çıkması halinde ürünler toplatılacak.Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Çin’den ithal edilen gıda ürünlerini tek tek tespit ederek, gerekli kontrollerin ardından ‘melamin’ çıkması halinde toplatılması yoluna gidecek. Tarım Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Çin Halk Cumhuriyeti’nden 2006 yılında süt tozu ithal edilmediği, 2007 yılında yaklaşık 742 ton, 2008 yılında ise yaklaşık 379 ton süt tozu ithalatı gerçekleştirildiği belirtildi.
Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “9 Ekim 2008 tarihi itibariyle de Çin- Halk Cumhuriyeti menşeli süt ve süt ürünleri, süt ve süt ürünleri içeren bebek mamaları ile süt ve süt ürünleri içeren çikolata ve benzeri gıda maddelerinin ithalatı yasaklanmıştır.
İLLER UYARILDI
Ülkemize Çin’den ithal edilen ihraç kayıtlı süt tozu dahil olmak üzere süt ve süt mamulünü bileşiminde bulunduran tüm ürünlerle ilgili olarak, ithalatçı firma depolarının, dağıtım yapılan firmaların ve piyasada satışa sunulmuş olabilecek ürünlerin acilen denetlenmesi, söz konusu maddenin tespit edilmesi halinde derhal ihtiyati tedbir kapsamında yed-i emine alınarak piyasadan toplatılması konusunda İl Müdürlüklerimiz talimatlandırılmıştır.Ayrıca, gümrüğe gelmiş olan ürünlerin ithalat işlemleri de Bakanlığımızca durdurulmuştur.’’ AB ile uyumlu bu tebliğlerde yer alan tatlandırıcılar ve katkı maddelerinin belirtilen miktarlarda kullanılmasının insan sağlığı açısından herhangi bir risk oluşturmadığına işaret edilen açıklamada, ‘’Melamin maddesi gıda maddelerinde kullanılmasına izin verilen katkı maddeleri arasında yer almamaktadır.Dolayısıyla süt ve süt mamulü içeren ürünlerde melamin riskinin öngörülmesi mümkün değildir’’ denildi.

4 Ekim 2008 Cumartesi

Romanya'da Türk yatırımları patladı

Romanya'da yayımlanan The Diplomat dergisi Türk şirketlerinin Romanya ekonomisinin her sektöründe aktif olduğunu belirterek gelinen son noktayı rakamlarla ortaya koydu.AB’ye katılan Romanya, Türk şirketler ve yatırımcıları için çok çekici bir ülke haline geldi. Romanya’da 26 Türk inşaat şirketinin faaliyet gösterdiği belirtilirken Türk İşadamları Derneği (TİAD) Genel Sekreteri Güven Güngör, Romanya’daki fiili Türk yatırımının 2 milyar euroya ulaştığını tahmin etti. Romanya’da yayınlanan The Diplomat dergisi, Türk şirketlerinin Romanya ekonomisinin her sektöründe aktif olduğunu kaydederek, ülkedeki inşaat patlamasından yararlanarak faaliyet gösteren Türk inşaat şirketlerinin sayısının 26’ya ulaştığına dikkat çekti. Romanya'daki Türk yatırımları tutarının 1989 yılından beri resmen 500 milyon doları aştığını ancak Türk sermayesinin Hollanda'da kayıtlı şirketlerin aracılığıyla ülkede önemli yatırımlar yaptığına da işaret edildiği dergiye konuşan Türk İşadamları Derneği (TİAD) Genel Sekreteri Güven Güngör, fiili Türk yatırımının 2 milyar euroyu bulduğunu tahmin etti.Son iyi yılda Romanya’daki Türk yatırımcıları için en popüler yatırım alanının emlak projeleri olduğuna işaret eden Güngör, Türk yatırımcılarının altyapı projeleriyle de ilgilendiğini söyledi. Romanya’daki Türk yatırımcılarının karşılaştığı sorunları dile getiren Güngör, çalışma izninin alınabilmesi için üç aylık bekleme süresi gibi engellere dikkat çekti.

Kaynak: Rotahaber

Helal Gıda Sertifikası için çağrı

Adana'nın Kozan ilçesi Ticaret Odası Başkanı Yaşar Çelen "gıda ürünü ihracatında hedefe ulaşmak için helal gıda sertifikasyonu uygulamasına başlanması gerektiğini söyledi.Çelen AA muhabirine yaptığı açıklamada aralarında ABD,Avustralya,Brezilya ve Malezyanın da bulunduğu 14 ülkenin "Helal Gıda Sertifikasyonu"sayesinde ekonomik anlamda önemli avantajlar elde ettiğini belirtti.Türkiye'nin bu uygulamaya geçemeyişi nedeniyle milyarlarca dolarlık ekonomik kazanımdan yoksun kaldığını savunan Çelen, ''Gıda üretiminde İslami usullere uygun davranıldığını gösteren 'helal gıda sertifikası'nda amacımız tamamen ekonomik. Burada hiç kimse dinsel boyut gibi başka amaçlar aramaya kalkışmasın'' dedi.Yaklaşık iki yıldır oda olarak çalışma yürüttüklerini ve sertifikanın Türkiye'de de verilmesinin yollarını araştırdıklarını belirten Çelen, ''Bugün ülkemizde üretilen ürünlerin önemli bir bölümü bu sertifika olmadığı için yurt dışından talep görmüyor. Çünkü, birçok ülke, ithal edeceği ürünler için helal gıda sertifikası istiyor. ABD başta olmak üzere, Malezya, Tayland, Endonezya, Avustralya, Yeni Zelanda, Brezilya, Brunei Sultanlığı gibi ülkeler helal gıda sertifikalı ürünler üreterek, ihraç ediyorlar.Konuyu iyi analiz edebilmek için Malezya'da 2007 yılında düzenlenen 'Helal Ürün Üretimindeki Son Gelişmeler' adlı konferans ve Mayıs 2008'de düzenlenen 'Dünya Helal Gıda Forumuna' katıldık. 3'ü yabancı üniversite olmak üzere 7 araştırma laboratuvarını ziyaret ettik. 42 yerli ve yabancı akademisyen, mezhep farkı ve ülke ayırt edilmeksizin 19 yerli ve yabancı teolog (din adamı) ile görüşerek, 1061 sayfalık tercümesi yapılmış belge üzerinde araştırma yaptık. Bu araştırma ortaya koydu ki, helal gıda sertifikasyonuna geçen ülkelerin ihracat rakamları artıyor.'' diye sözlerini tamamladı.

2 Ekim 2008 Perşembe

KISA HABERLER

HARRAN OVASINA TARIM-KÖY PROJESİ...
Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarım-köy projesini Harran Ovasından başlatacak.Eski başbakanlardan rahmetli Bülent Ecevit'in köy-kent projesinin benzeri plan çalışma sayesinde Güneydoğu Anadolu Projesine (GAP) önemli katkı sağlanacak.Hastaneden okul ve alışveriş merkezine kadar pek çok sosyal tesisin de içerisinde yer alacağı "tarım-köyler" sayesinde köyden kente göçün önüne geçilmesi de hedefleniyor. TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, "Bu köyler GAP'taki yatırımlara bir nevi teşvik olacak. Çiftçi köyünde iş sahibi olacak. Aş bulmak için kente göçmesine gerek kalmayacak." dedi.Toplu Konut, özellikle Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki verimli tarım arazilerinin yakınlarına konutlar inşa edecek.Buralara kurulacak modern evler sayesinde çiftçinin köyünde kalması sağlanacak."Tarım Köyleri" adı verilen proje kapsamında yapılacak konutların oldukça ucuz olacağını belirten Erdoğan Bayraktar:"Harran Ovası'nda ev yapma girişimimiz var. Eğitim, sağlık, kültürel noktada ne varsa bunları köylere taşımak suretiyle çok modern şehirler kuracağız. Böylece tarımla uğraşan insanları köylerinde tutmayı amaçlıyoruz. Bayraktar, tarım köylerinin hükümetin GAP projesi yatırımlarına destek vereceğini ifade etti. Böylelikle köyden kente göçü ve büyük şehirlerdeki gecekondulaşmayı önleyeceklerini dile getirdi.

GÜNEYDOĞULU İHRACATÇILAR ZORU BAŞARDI...
Körfez krizinin ortaya çıkmasıyla geleneksel pazarları Ortadoğu ve Basra Körfezi ülkeleri olan ve 1990 yılında Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle başlayan Körfez Krizi ve krizi izleyen Körfez Savaşının dış ticaretleri kesintiye uğraması üzerine Avrupa ülkelerine yönelen Güneydoğlu ihracatçılar bu pazarda kalıcı olmayı başardılar.Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) Genel Sekreterliği verilerine göre, Güneydoğu Anadolu Bölgesinden AB üyesi ülkelere yapılan ihracattaki artış eğilimi, bu yılın 8 aylık döneminde de devam etti.Bölge illerinden AB üyesi ülkelere, Ocak-Ağustos 2008 döneminde 629 milyon 885 bin dolarlık ihracat yapıldı. İhracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 arttı. Bölge illerinden AB üyesi ülkelere geçen yılın aynı döneminde 525 milyon 35 bin dolarlık ihracat gerçekleştirilmişti.Bölgeden AB üyesi ülkelere 189 bin dolarlık canlı hayvan, su ürünleri ve mamulleri 21 milyon 230 bin dolarlık hububat ve bakliyat ürünleri, 50 milyon 591 bin dolarlık kuru meyve ile 564 milyon 798 bin dolarlık tekstil ve hammaddeleri dış satımı yapıldı.

HUBUBAT ÜRETİMİ KISILABİLİR...
Hububat fiyatlarının bu yıl geçtiğimiz yıla göre düşük kalması nedeniyle yeni ekim döneminde çiftçilerin üretimi kısabileceği belirtildi.Orta Güney Anadolu Ziraat Odaları Bölge Başkanı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Hepokur yaptığı açıklamada:Konya Ovası'ndaki çiftçinin, bu yıl hububat fiyatlarında yaşanan düşüş nedeniyle korkmaya başladığını ifade etti.Hepokur, ''Çiftçimiz bu hasat döneminde beklediğini bulamadı. Fiyatlar çok aşağıda kaldığı için pek çok çiftçi maliyetini ancak kurtardı'' dedi. Geçen yıl 48 YKr olan mısırın fiyatı bugün 38 YKr, geçen yıl 60-70 YKr'den satılan buğdayın fiyatı bugün 50-55 YKr seviyelerinde bulunuyor'' diyen Hepokur, şunları kaydetti:''Bir yıl içinde elektikmaliyetlerimiz yaklaşık yüzde 33, gübre yüzde 100, motorin ise yüzde 70 oranında zamlandı. Girdi fiyatlarındaki ortalama yüzde 60'lık artışa karşın fiyatların düşmesi nedeniyle bu ekim döneminde çiftçi daha az üretim yapabilir. Bu duruma yol açan en önemli etken, hububat alım fiyatlarının beklenenden düşük açıklanmasıdır. Açıklanan fiyatlar çiftçiyi tatmin etmeyince, pek çok çiftçi bu ekim döneminde ya hububat ekmeyecek ya da ekeceği hububat miktarını azaltacak. Çünkü kimse, zarar edeceğini bile bile üretim yapmak istemez.''Hepokur, ayrıca, Türkiye'de hububatta ürün planlaması olmadığı için bir ürünün fiyatının düşük seyretmesinin ardından onu takibeden ikinci yıl üretim azlığı nedeniyle fiyatların aşırı şekilde yükseldiğine, hatta ithalat yapılmak zorunda kalındığına dikkati çekti.Tüm bu sorunların çözümünün hububat alım fiyatlarında gizli olduğunu anlatan Hepokur, ''Açıklanan hububat alım fiyatları bu yıl olduğu gibi maliyeti kurtarmayacak şekilde düşük açıklanırsa benzer sorunlar bundan sonra da yaşanmaya devam edecektir. Önemli olan devletin maliyet-fiyat dengesini iyi gözetmesidir'' diye konuştu

ÇİFTÇİLERE KURAKLIK DESTEĞİ....
Tarım ve Köyişleri bakanı Mehdi Eker Türkiye genelinde bu yıl kuraklıktan üçyüzbini aşkın çiftçinin zarar gördüğünü söyledi.Eker,kuraklık ödemelerinin bu ay içerisinde ödeneceğini açıkladı.Diyarbakır Ak Parti il başkanlığında partililerle bayramlaşan Bakan Eker gazetecilere yaptığı açıklamada bu yıl yaşanan kuraklıktan başta Güneydoğu Anadolu Bölgesinde olmak üzere Türkiye'deki üçyüzbini aşkın çiftçinin zarar gördüğünü söyledi.Bu zararın tespiti için bakanlık olarak çalışma yaptıklarını bildiren Eken :''Bölgede 1,5 milyon dekar alan zarar gördü. Kuraklıktan zarar gören çiftçilere kuraklık desteği vereceğiz. Maliye Bakanlığından paranın gelmesini bekliyoruz. Bu ay içerisinde ödemeler gerçekleşecek. Çiftçilere yaklaşık 520 milyon YTL kuraklık desteği verilecek. Türkiye geneli 300 binin üzerinde çiftçi kuraklıktan zarar gördü.'' dedi.