22 Aralık 2008 Pazartesi

GAP Eylem Planı için dev bütçe

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, GAP Eylem Planı kapsamındaki çalışmalar için 2009 yılı için 963 milyon YTL ek bütçe ayrıldığını söyledi.Bakan Eker, Diyarbakır Ticaret Borsası Toplantı Salonunda yapılan Diyarbakır-Şanlıurfa Kalkınma Ajansı, Kalkınma Kurulu Toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, Kalkınma Ajansları'nın kurulmasının önemli bir adım olduğunu, bölgesel kalkınmanın yerindeki koordinasyonunun kalkınma ajansı kurulları tarafından yapılacağını belirtti.Diyarbakır ve Şanlıurfa Kalkınma Ajansının istişareyi mahiyet eden bir kurul olduğunu anlatan Eker, ''Bu kurul yılda 2 defa toplanarak çalışmalarını değerlendirecektir. Merkezi planlama devri günümüzde etkinliğini kaybetti. Bunu gören hükümetimiz yapılacak olan çalışmaları, yerinden daha etkin yapabilmek için bu çalışmayı başlattı'' dedi.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki 9 ili kapsayan GAP Eylem Planını Diyarbakır'da açıkladığını hatırlatan Eker, şöyle konuştu:
''GAP Eylem Planı, bu 9 ildeki ekonomik kalkınma, sosyal gelişme, altyapı çalışması ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi olmak üzere 4 ana başlığı içeriyor. Bunun 73 alt başlığı var. Bu alt başlıklarda yapılacak her şey ayrıntılı şekilde yer almaktadır. 2008 yılında kamu bütçesinden bu çalışmalar için 966 milyon YTL para ayrıldı. GAP Eylem Planı kapsamındaki çalışmalar için 2009 yılı için de 963 milyon YTL ek bütçe ayrıldı. Bu da önemli ölçüde kullanıldı.GAP Eylem Planı çerçevesinde Diyarbakır için büyük önem taşıyan 202 kilometrelik ana sulama kanalı yapılacak. Bu sulama kanalı sayesinde Dicle'den Mardin'in Savur ilçesine kadar uzanan bölgede sulama yapılacak. Söylenenler, açılan paket, ilan edilen eylem planı artık laf ve bir söylemden ibaret değil. Diyarbakır'ın cazibe merkezi haline getirilmesi için 2008 bütçesinden 15 milyon YTL para aktarıldı. 2009 yılı içerisinde de cazibe merkezleri için 80 milyon YTL para aktarılacak ve bu kapsama başka iller de alınacak. Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde de 1 kademe de yapılan çalışmalarla 98 bin hektarlık bir alan sulanacak. Ayrıca tuzlama problemi olan 41 bin hektarlık alanın tuzlama probleminin çözülmesi için proje hazırladık.''
-20 BRANŞTA EĞİTİM VERİLECEK-
Bakan Eker, İŞKUR ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacak ortak bir çalışma ile 2008 yılında Diyarbakır merkezde bin 100, Bismil, Silvan ve Ergani ilçelerinde de 900 kişi olmak üzere toplam işsiz 2 bin kişinin istihdam eğitiminden geçirileceğini bildirdi.
20 ayrı branşta bu kişilere çeşitli eğitimler verileceğini ifade eden Eker, şunları söyledi:
''Böylece Diyarbakır'da işsiz 4 bin kişiye mesleki eğitim kursu verilecek. İş aramaya gittiğinde bu kişilere (Ne iş yapıyorsun?) diye sorulduğunda cevap verebilecekler. (Her işi yaparım) diyen, maalesef bir işi yapamaz. 4 ile 6 ay arasında değişecek olan kurslara katılacak bu kişilere ayda 300 YTL ücret verilecek. 2009 yılında da 2 bin kişiyi bu kurslara alacağız ve bu kişilere malzeme ile tesisatçılık, elektrikçilik gibi kurslar verilecek.Türkiye'de Diyarbakır çevre yolu olmayan nadir illerden biridir. Bu konuda da çalışmalarımız var. Şanlıurfa yolunu Elazığ yoluna bağlayacak 14 kilometrelik yolun 2 kilometresinde çalışmalara başlandı. Çünkü bu 2 kilometrelik mesafede kamulaştırma sorunu yok. Diğer bölümün kamulaştırılmasının yapılması çalışmaları sürüyor. Şanlıurfa yolunu Mardin kara yoluna bağlayacak ikinci bölümde de çalışmaların yapılması için planlama yapıldı.''Eker, Türkiye'nin en büyük işletmesi olan Ceylanpınar Tarım İşletmesinin 1 milyon 700 bin dekarlık bir arazisi bulunduğunu kaydetti.Bu arazinin sadece 100 bin dekarlık bölümünün sulandığını anlatan Eker, ''Bunun 500 bin dekarını daha sulayabilmek için kuyu açılmaya başlandı. Bu tamamlandıktan sonra 500 bin dekarlık bir bölümün daha sulanabilmesi için çalışma yapacağız. Şanlıurfa ayrıca 2009 yılında cazibe merkezi kapsamına alınacaktır'' şeklinde konuştu.Devlet Planlama Teşkilatından, Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Yaman, Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Şanlıurfa Vali Vekili Yıldıray Malgaç da birer konuşma yaptı.Toplantıda daha sonra Kalkınma Ajansı genel kurulunda görev alacak üyelerinin seçimi yapıldı.

Kaynak:haber7.com

20 Aralık 2008 Cumartesi

Demirkol: Mevcut teşvik sisteminin süresi uzatılsın

Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası (ŞUTSO) Başkanı İsmail Demirkol, istihdamın sürdürülebilmesi için mevcut teşvik sisteminin uzatılmasını istedi.
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Nazım Ekren'in başkanlığında, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı (TOBB) Rifat Hisarcıklıoğlu'nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen 5. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şura'sında bölge sorunlarını aktaran ŞUTSO Başkanı İsmail Demirkol, teşvik konularına ağırlık verilmesini istedi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni temsilen katılan Demirkol, bölge sorunlarının temel sorunlarının bulunduğu raporu Şura'ya katılanlara sundu. Raporda bölgenin sorunları; huzur ve güven ortamı, istihdam, teşvik, tarım, ulaşım, turizm olmak üzere 5 ana başlık altında değerlendiriliyor.
İsmail Demirkol, konuşmasında mevcut teşvik sisteminin süresinin uzatılmasını talep ederek, 10 kişilik istihdam şartının 5'e düşürülmesini istedi. Teşvik sisteminin bölgenin görüşü alınarak, yatırımların artması için bölgesel ve sektörel bazda teşviklerin verilmesini sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini aktaran oda başkanı, şunları söyledi: "Bölgedeki Organize Sanayi Bölgeleri teşvik edilerek canlandırılmalı, imalatçının rekabet gücünün artırılması için uygulanan teşvik programlarında hammadde girdilerinden vergi alınmamalı, KOBİ kredileri daha cazip hale getirilmeli ve bölgede tekstil yatırımcılarına vergi kolaylıkları sağlanmalıdır. Teşvik uygulamasında yerel otoritelere yetki verilmelidir. Sınır illerinde ticari hareketlilik sağlayan, komşu ülke ile geniş hacimli ticari ilişkiye adım oluşturan, bölgede oturan halkın imkanlarını değerlendiren ve diyalogu geliştiren sınır ticaretinin kapsamı genişletilmelidir."

Kaynak:Zaman.com.tr

14 Aralık 2008 Pazar

Ş.Urfa'da Basınçlı Sulama

Şanlıurfa’da 13 Bin 452 dekar alan basınçlı sulama ile sulanıyor
5 Milyon 221 Bin YTL tutarındaki 140 projenin % 50’sinin hibe olarak çiftçilere verildiğini söyleyen Tarım İl Müdürü Abdullah Keskin proje kapsamında 13 Bin 452 dekar alan basınçlı sulama sistemine geçtiğini belirtti. Keskin yaptığı açıklamada “2007 yılında bu projeler hayata geçirildi. Basınçlı sulama sistemine geçen alanların ekilen ürünlerden daha bol ürün alınması ve daha kaliteli ürün elde edilmesi anlamına geliyor. Sürekli biz bu sistemleri öneriyoruz. 2008 yılında ise 281 adet proje kabul edildi. Toplam tutarı 9 Milyon YTL’dir. Bunların 4 Milyon 500 Bin YTL’lik kısmı hibe olarak verilecek. Bu projelerden de sulanan alan miktarı 30 Bin dekar civarındadır. Yaklaşık 40-45 bin dekar arazimiz basınçlı sulama sistemine açılmış durumda. Bu sistemle sulanan arazilerde ürünlerin bol olmasını sağlayacaktır ve çiftçilerimizin çok daha fazla gelir elde etmesi tarlaların daha verimli bir duruma geleceği anlamına geliyor. Bu açıdan önemli görüyoruz. Ziraat Bankası da ayrıca basınçlı sulamaya geçen çiftçilere 5 yıl faizsiz kredi desteği veriyor” dedi.

Kaynak:tarımsalpazarlama.com

Harran'ın Toprak Haritası Çıkarılıyor

Harran Ovası'nda bilinçsiz sulamannı önüne geçmek için toprak haritası çıkarılıyor. Ziraat Fakültesi'nin geliştirdiği bir proje ile sulama öncesi, sulama ortası ve sulama sonrası olmak üzere çıkarılacak 3 ayrı toprak haritasında, ovadaki tuzsuz alan, hafif tuzlu alan, şiddetli tuzlu alan ile tuzlu alkalin alanlar belirlenecek.GAP'ın devreye girmesiyle birlikte sulu tarıma açılan Harran Ovası'nda bilinçsiz sulamadan dolayı, tarım alanlarında çoraklaşmanın yoğun bir şekilde görülmesi üzerine, bölgenin toprak haritası çıkarılıyor.Harran Üniversitesi (H.Ü) Ziraat Fakültesi'nin geliştirdiği bir proje ile sulama öncesi, sulama ortası ve sulama sonrası olmak üzere çıkarılacak 3 ayrı toprak haritasında, Harran Ovası'nda tuzsuz alan, hafif tuzlu alan, şiddetli tuzlu alan ile tuzlu alkalin alanlar belirlenecek. 1995 yılında Fırat'ın suyunun GAP kapsamında yapılan Şanlıurfa tünellerinden Harran Ovası'na verilmeye başlaması ile birlikte, kuru tarımdan sulu tarıma geçerek, Türkiye'nin pamuk ihtiyacının üçte ikisini karşılayan Harran Ovası'nda çiftçilerin bilinçsiz bir şekilde sulama yapması verimli toprakları çoraklaştırdı.
30 KİŞİLİK EKİP İŞBAŞINDA
TUBİTAK tarafından desteklenen proje kapsamında, Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyeleri, öğrenciler ile tarımsal kuruluşlardan görevlilerden oluşan 30 kişilik bir ekip 20 gün önce başlattığı çalışmasını sürdürüyor. Harran Ovasında sulu tarıma açılan 150 bin hektar alanda sulama öncesi, sulama ortası ve sulama sonrası alınacak toprak örnekleri ile ovadaki arazilerin tuzluluk oranı ortaya çıkarılacak. 20 günden bu yana başlatılan çalışmalarda sulama sonrası ovadaki arazilerden bin 200 toprak örneği alındı. Nisan ve Temmuz aylarında da arazilerden toprak örneği alınacağı bildirildi. Laboratuarda yapılacak inceleme sonrasında Harran Ovası'nda sulama öncesi, sulama ortası ve sulama sonrası olmak üzere çıkarılacak olan 3 ayrı toprak haritasında tuzsuz alan, hafif tuzlu alan, şiddetli tuzlu alan ile tuzlu alkalin alanlar belirlenecek.
TUZLULUK ORANI ÇOK YÜKSEK
Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Çullu, GAP'ta ilk sulamaya başlanılan yerin Harran Ovası olduğunu belirterek, "Ovadaki tarım alanlarının yüzde 80-90'nı sulanıyor. Ovanın topoğrafik olarak çukur bir alanda, çevresinin dağlarla çevrili, iklimin kurak olması ve taban suyunun yüksek olmasından dolayı tuzluluk oranı geçmişte olduğu gibi günümüzde de devam ediyor. Üniversite olarak diğer kurumlarla birlikte bölgedeki tuzluluğu izliyoruz. Son yıllarda tuzlulukta artış oldu. Tuzluluktaki artış kafalarda soru işareti oluşturmaya başladı. TUBİTAK destekli geliştirdiğimiz proje ile tuzluluğun mevcut durumuna örnekler yapıyoruz. Çalışmamızın sonunda Harran Ovası'nın 3 ayrı toprak haritasını çıkaracağız. Bununla birlikte tuzluluk olan yerde ürün kaybı var, bunu da ortaya çıkaracağız. Bu proje ile en son durum ortaya çıkacak. Aynı zamanda arazi ıslah çalışmalarında öncelik verilecek alanları ortaya çıkarmış olacağız" dedi.

Kaynak:tarımsalpazarlama.com

20 Kasım 2008 Perşembe

GAP'ta sulama kanallarının yapımına başlandı

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)'nin en önemli adımlarından biri olan sulama kanallarının yapımına başlandı.
Yıllardır proje aşamında olan ve ödenek aktarılmadığı için bir türlü başlanamayan sulama kanalları GAP Eylem Planı kapsamına alınmış ve ödenek ayrılmıştı. Kralkızı ile Dicle barajı arasında 202 kilometrelik alanı kapsayan kanalların tamamlanmasıyla 250 bin kişinin istihdamı sağlanacak, 1 milyon 300 bin dönüm arazi sulanacak.
Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, konuyla ilgili açıklamasında, sulama kanallarının yapımı için üç ayrı önemli ihale gerçekleştirdiklerini söyledi. GAP Eylem Planı kapsamında kamu kurumlarına bütçe ödeneği dışında 135 milyon YTL gönderildiğini belirten Mutlu, Kral Kızı ve Dicle barajı arasındaki 1 milyon 300 bin dönüm alanın sulama ihtiyacını tamamlayacak kanalların yapımına başlandığını dile getirdi. Sulama kanallarının bitirilmesiyle 250 bin kişinin istihdam edileceğini anlatan Mutlu, "Devamında Silvan Barajı ve diğer yatırımlar olacak. Bu şekilde istihdam oluşturma adına halkın mutluluğuna, huzuruna katkı noktasında ciddi bir katkı sağlayacaktır." dedi. Mutlu, "Geçmiş yıllardan itibaren bu bölgede eksik kalmış yatırımları çok süratli bir şekilde tamamlıyoruz. Diyarbakır'a 165 milyon YTL kaynak aktarıldı. GAP Eylem Planı kapsamında öncelik verdiğimiz istihdamı sağlamak için büyük gayret gösteriyoruz." diye konuştu. Kralkızı ile Dicle barajları arasında 202 kilometrelik alandaki kanalların 700 milyon YTL maliyetle tamamlanacağını anlatan Mutlu şöyle devam etti: "Bugün itibariyle sosyal ve istihdam projelerini uygulamaya koyduk. Sulama kanalları çok büyük bir iş. Sulanacak alan 130 bin hektar alan. Yani 1 milyon 300 bin dönüm. 250 bin kişi istihdam edilecek."

9 Kasım 2008 Pazar

Eker: Hayvancılığa Desteği Artırdık

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Türkiye'de hayvancılık sektörünün kendi dönemlerinde üvey evlat olmaktan çıkarıldığını belirterek, "Hayvancılığın, tarımsal desteklemelerdeki payı, yüzde 4.4'ten, yüzde 24'e yükseldi." dedi.Mehdi Eker, Ankara'daki entegre et tesisinin açılış töreninde hayvancılık setörüne desteği artırdıklarını söyledi.Eker şöyle konuştu: "1.8 milyar YTL'lik desteğin sadece 80 milyon YTL'si hayvancılığa ayrılıyordu. Bizim hükümetimizde şu anda hayvancılığa ayrılan para toplam desteklerin yüzde 24'ü ve miktar olarak da 1.3 milyar YTL." Bakan Eker, son yıllarda et ve süt üretiminde de önemli artışlar sağlandığını da kaydetti.

trt.net.tr

GAP Büyümede Lokomotif Olacak

GAP büyümede lokomotif olacak.Diyarbakır,Gaziantep ve Şanlıurfa cazibe merkezlerine dönüştürülüyor.GAP eylem planını hayata geçiren hükümet 3 ayda projeye 1.9 milyar YTL ödeme yaptı.2008 için belirlenen hedefin %53 ü 3 ayda gerçekleşti.Hükümet, GAP, Doğu Anadolu Projesi ve Konya Ovaları Projesi'ne hız verdi. Yılın ikinci yarısında faaliyete geçen GAP Eylem Planında yüzde 53'lük bir gerçekleşme sağlandı.
Mardin'de GAP eylem planının 3 aylık gerçekleşme rakamlarını açıklayan Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, hükümetin GAP'a 2012 yılına kadar 14.5 milyar YTL kaynak aktaracağını söyledi. Ekren, "Ulusal olduğu kadar bölgesel ve küresel bir projedir. Tamamlandığında sadece Türkiye ile sınırlı kalmayacak, küresel ve bölgesel etkileri olacak. Türkiye'deki refah ve mutluluğa katkı sağlayacak." diye konuştu.GAP Eylem planı 2012 yılında tamamlanacak. Toplamı 26.7 milyar YTL olan projenin, 19.4 milyarı devlet, kalanının kamu ve özel sektör işbirliği ile tamamlanması hedefleniyor.GAP tamamladığında 3.8 milyon kişiye iş kapısı olacak.Başta tarım, yenilenebilir enerji ve turizm alanları olmak üzere bölgesel yatırımlar yapılacak.Bölgede 27 bin konutun inşaatı sürüyor. Sulama projelerinin ise yüzde 54'ü tamamlandı. Eğitim projelerinin de yüzde 80'i bitirildi.Eylem planı çerçevesinde Diyarbakır bu yıl, Şanlıurfa ve Gaziantep ise gelecek yıl " cazibe merkezi" haline getirilecek.Gaziantep Şanlıurfa otoyolu yıl sonunda faaliyete geçecek.GAP Eylem planının üç ayda katettiği ivme işadamlarının da beğenisini kazandı.

5 Kasım 2008 Çarşamba

2009 da 5,5 milyar YTL Tarım Desteği

Tarım sektörüne 2009 yılında 5,5 milyar YTL destek sağlanacak.Bu yıl, kuraklık desteğiyle birlikte 5,9 milyar YTL olarak öngörülen tarımsal destekleme bütçesi 2009 da yaklaşık 411 milyon YTL azalmış olacak.Daha önce Eylem Planı'nda açıklandığı üzere, kaldırıldığı için gelecek yıl doğrudan gelir desteği (DGD) amacıyla bir ödenek ayrılmadı. Daha önce DGD için kullanılan ödenekler diğer destekleme kalemlerine dağıtıldı.
Resmi Gazete'de yayımlanan 2009 Yılı Yatırım Programına göre, 5,5 milyar YTL'lik desteğin 1 milyar 533 milyon YTL'lik bölümü, gübre, mazot, sertifikalı tohum-fidan kullanımı, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları gibi ''alan bazlı destekler'' için kullanılacak. Bunun 34 milyon YTL'lik bölümü ''organik tarım, iyi tarım uygulamaları ve toprak analizi'' için ayrıldı. 2007 yılında 10 milyon YTL destek ayrılan bu uygulamalar için bu yıl ödenek konmamıştı. Gelecek yıl, mazota 583 milyon YTL, gübreye 737 milyon YTL, sertifikalı tohum ve fidan kullanımına 132 milyon YTL destek sağlanacak.Çevre amaçlı tarım alanlarının korunmasına 7,5 milyon YTL, tütün alanlarında alternatif ürüne yönlendirmek için de 40 milyon YTL destek ayrılacak.
Fark ödemesi desteklemeleri için 2 milyar 78 milyon YTL kaynak ayrıldı. Böylece, kütlü pamuk, zeytinyağı, ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, aspir ve dane mısır gibi arz açığı olan ürünlere 1 milyar 81 milyon YTL, hububata 795 milyon YTL, çaya 136 milyon YTL, kuru fasulye, nohut, mercimek gibi bakliyata 66 milyon YTL destek sağlanması öngörülüyor.
Bu yıl 1 milyar 158 milyon YTL olarak gerçekleşmesi beklenen hayvancılık destek ödemeleri 2009'da 1 milyar 314 milyon YTL'ye yükselecek.Kırsal kalkınma amaçlı tarımsal desteklere 297 milyon YTL, tarım sigortası destekleme hizmetlerine 90 milyon YTL katkı sağlanacak. Devlet katkılı sigorta için geçen yıl 55 milyon YTL devlet katkısı sağlanmıştı.Patates siğili için 24 milyon YTL, çay budama tazminatı ve masrafları için 70 milyon YTL olmak üzere telafi edici ödemeler için toplam 94 milyon YTL kaynak ayrıldı.Kuraklık desteğinin öngörülmediği programda, bu yıl 44 milyon YTL olarak gerçekleşmesi beklenen diğer tarımsal amaçlı destekler ise 94 milyon YTL'ye yükseltildi.Çitçiye, 2004 yılında 3 milyar 84 milyon YTL, 2005 yılında 3 milyar 708 milyon YTL, 2006 yılında 4 milyar 747 milyon YTL, 2007 yılında 5 milyar 555 milyon YTL destek verilmişti. Bu yıl tarımsal destekleme bütçesinin 535 milyon YTL'lik kuraklık desteği dahil, toplam 5 milyar 911 milyon YTL olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

tarimsalpazarlama.com

3 Kasım 2008 Pazartesi

Kütlü Pamuk avans alım fiyatı 70 krş tan 85 krş a yükseldi

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Adana Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Fethi Coşkuntuncel , ''Dünya borsalarında 135-140 cent olan pamuk, Türkiye'de 125 cent civarında.Ancak, bu fiyat üreticiyi kurtarmıyor'' dedi. Coşkuntuncel, döviz kurundaki yükselişle dünya borsasında da fiyatların yükseldiğini, ancak bunun uzun sürmediğini, şu anda yurt içinde oluşan fiyatların dünya ölçeğindekine yakın da olsa üreticiyi memnun etmediğini bildirdi. Coşkuntuncel, geçen yıl yörede 46 bin hektar olan ekim alanının bu yıl 50 bin hektara çıktığını ifade ederek, ancak, çiftçinin endişeli yaklaşımının önümüzdeki yıl yeniden daralma eğilimi yaşanacağını gösterdiğini kaydetti.Çukurova Pamuk Yerfıstığı ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (ÇUKOBİRLİK) Yönetim Kurulu Başkanı Hamza Öztürk ise kütlü pamukta avans alım fiyatını 70 YKr'den 85 YKr'ye yükselttiklerini bildirdi. Öztürk, fiyat yükselişine rağmen alım miktarının geçen yılın gerisinde kaldığını belirterek, şunları söyledi: ''Geçen yıl Kasım ayı sonu itibariyle 69 bin ton ürün almıştık. Sezon başından şu ana kadar aldığımız miktar 55 bin 471 bin. Alımlarımız devam ediyor. Bugüne kadar üretici ortaklarımıza 45 milyon 376 bin YTL ödeme yaptık. Sezon başında 70 YKr avans alım fiyatından ürün veren üreticilere ürünün kalitesine göre fark veriyoruz. Bundan sonra da piyasada yükseliş olduğunda farkı üreticiye yansıtacağız.'' Öztürk, pamukta sınıflandırmaya gittiklerini, yetiştirdikleri yöreye göre fiyat verdiklerini belirterek, ''Yeni uygulamaya göre, Diyarbakır ve çevresi pamuğunu 86 YKr, Amik Ovası pamuğunu 65,5 YKr, Çukurova pamuğunu ise 85 YKr'ye alıyoruz. Fiyat değişiminde pamuğun kalitesi önemli etken'' diye konuştu.


tarimsalpazarlama.com

2008 yılı Ürünü Destekleme Primi

Mevzuat

2008 Yılı Ürünü Kütlü Pamuk, Yağlık Ayçiçeği, Soya Fasulyesi, Kanola, Dane Mısır, Aspir ve Zeytinyağ

25 Ekim 2008 CUMARTESİ Resmî GazeteSayı : 27035

TEBLİĞ

Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:

2008 YILI ÜRÜNÜ KÜTLÜ PAMUK, YAĞLIK AYÇİÇEĞİ, SOYA FASULYESİ, KANOLA, DANE MISIR, ASPİR VE ZEYTİNYAĞI ÜRETİCİLERİNE DESTEKLEME PRİMİ ÖDENMESİNE İLİŞKİN BAKANLAR KURULU KARARI UYGULAMA TEBLİĞİ (TEBLİĞ NO: 2008/59)

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 2008 yılı ürünü kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı üreterek satışını yapan üreticilere destekleme primi ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ 29/7/2007 tarih ve 26597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2007-2011 Döneminde Kütlü Pamuk, Yağlık Ayçiçeği, Soya Fasulyesi, Kanola, Dane Mısır, Aspir ve Zeytinyağı Üreticilerine Destekleme Primi Ödenmesine Dair 2007/12415 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı esas alınarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde yer alan terimlerin tanımları aşağıda belirtilmiştir.
a) Banka: T.C. Ziraat Bankası Anonim Şirketi’ni,
b) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nı,
c) Çiftçi Kayıt Sistemi Yönetmeliği: Sağlıklı tarım politikalarının oluşturulması için kurulan Çiftçi Kayıt Sisteminin güncellenmesi, geliştirilmesi ve tarımsal ürünlerin denetlenebilir, izlenebilir bir şekilde yürütülmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yürütülen Yönetmeliği,
ç) ÇKS: Çiftçi Kayıt Sistemini,
d) İl Komisyonu: Vali veya görevlendireceği Vali Yardımcısı başkanlığında; Bakanlık, Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Ziraat Odaları Birliği, Sanayi Odalarının ildeki temsilcileri ile bulunan yerlerde Ticaret Borsası temsilcisinden oluşturulur.
e) İlçe Komisyonu: Kaymakam başkanlığında; Bakanlık, Maliye Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ve İlçe Ziraat Odası temsilcilerinden oluşturulur.
f) Kararname: 2007-2011 Döneminde Kütlü Pamuk, Yağlık Ayçiçeği, Soya Fasulyesi, Kanola, Dane Mısır, Aspir ve Zeytinyağı Üreticilerine Destekleme Primi Ödenmesine Dair 29/7/2007 tarihli ve 2007/12415 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nı,
g) Prim veya destekleme primi: Kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı üreticilerine Kararname uyarınca yapılacak ödemeyi,
ğ) Prim kayıt formu: Başvuru sahibi üreticiye ait özlük, prime esas üretim, verim, tohumluk, ürün satış bilgileri ve prime esas değerlendirmenin yer aldığı sistemden alınacak belgeyi,
h) Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu: Tarım Kanunu’nun 17 nci maddesi ile verilen görevleri yerine getirmek üzere oluşturulan Kurulu,
ı) Tasiriye faturası: Maliye Bakanlığı tarafından bastırılan, müteselsil seri ve sıra numarası taşıyan, vergi dairesine kayıtlı gerçek ve tüzel kişi niteliğindeki zeytin sıkma tesislerince gerçek kişi üreticiden teslim alınan zeytinin sıkma bedeli karşılığında düzenlenen ve üreticinin adı soyadı, açık adresi (bağlı olduğu il, ilçe ve köyünü gösterir şekilde), üretici tarafından getirilen zeytinin kilosu, cinsi ve elde edilen yağ miktarını gösterir faturayı,
i) Üretici: 2008 yılında çiftçi kayıt sisteminde özlük, ürün, arazi bilgileri kayıtlı olan ve bu arazilerinde prime esas ürünleri ürettiği il/ilçe tarım müdürlüklerince tespit edilen gerçek ve tüzel (kamu tüzel kişilikleri hariç) kişileri,
ifade eder.

Destekleme primi uygulama alanı, ödeme esasları, ödeme yer ve zamanı, ödeme şekli ;

MADDE 4 – (1) Alım satım işlemlerinin belirlenen usul ve esaslara uygun gerçekleşmesi koşuluyla; kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı (ham rafinajlık veya natürel) üreticileri ile bu ürünlerin tohumluk üretici kuruluşları (Bakanlığımızda kayıtlı) ile sözleşmeli üretim yapan üreticiler de prim ödemelerinden yararlanır.
(2) Üreticiler tarafından üretilen ve kamu kuruluşlarına yapılan kütlü pamuk teslimatları için bu Tebliğin 6 ncı maddesinde belirtilen belgelerin düzenlenmesi kaydıyla prim ödenir. Kamu kuruluşlarına tüccar tarafından yapılan satış ve teslimatlarda kütlü pamuk teslimat belgesi, tüccarın üreticiden yaptığı alım miktarları ile uyumlu bir şekilde her bir üretici adına ayrı ayrı düzenlenir. Bu belge tüccar tarafından üreticiye teslim edilir.
(3) Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından, 2008 yılı ürünü destekleme primi miktarları kilogram başına; kütlü pamuk için 30 YKr (sertifikalı 36 YKr), yağlık ayçiçeği için 21 YKr, soya fasulyesi için 23 YKr (sertifikalı 27,5 YKr), kanola için 23 YKr, dane mısır için 4 YKr, aspir için 23 YKr ve zeytinyağı için 21 YKr olarak belirlenmiştir. Bu karar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından düzenlenecek genelge ile Bakanlık İl Müdürlüklerine bildirilir.
(4) Üreticiler, bu Tebliğin 6 ncı maddesinde istenen belgeler ve farklı il/ilçelerde gerçekleştirdiği üretim ve satışlar ile ilgili tüm belgeleri sadece ÇKS’ye başvurduğu il/ilçe Komisyonlarına ibraz eder.
(5) Önceki yıllara ait destekleme primi ödemeleri için haklarında destekleme primi ödemelerinden beş yıl süreyle yararlandırılmamaları yönünde karar alınan üreticilerin başvuruları, (Ek-2) de yer alan taahhütname ile kabul edilir.
(6) 5’inci fıkrada belirtilen üreticilerin, 2008 yılı destekleme primi ödemeleri için ödeme aşamasına gelinceye kadar tüm iş ve işlemleri (ÇKS kaydı, arazi tespitleri, başvuru sırasında istenecek diğer belgeler) yapılır. Kararın zaman içerisinde üretici lehine bozulması halinde, Komisyon Kararı ile ödeme yapılır, aksi durumda müracaat dosyaları Komisyon Kararı ile kapatılır.
(7) Ayrıca, sertifikalı tohumluk kullanmak suretiyle kütlü pamuk/soya fasulyesi üretimi yapan ve bu durumu belgelendiren üreticilere, ürüne verilecek prim miktarının % 20’si oranında fazla ödeme yapılır.
(8) İl komisyonları, ödemeye esas yapacakları incelemelerin sonuçlanmasını müteakiben ÇKS’den aldıkları ve onayladıkları il icmal listelerini Bakanlığa gönderir. Bakanlık ödemeye esas icmal listelerindeki toplam prim miktarlarını ödemelerin yapılabilmesini temin için elektronik ortamda bankaya gönderir. Gerekli kaynağın banka şubelerine aktarılmasından sonra prim ödemeleri yapılır.

Ödemelere ilişkin görev ve yetkiler

MADDE 5 – (1) Kararnamede yer aldığı üzere destekleme prim ödemelerine esas işlemlerin yürütülmesini ve denetimini sağlayacak tedbirleri almaya Bakanlık yetkili olup, bu amaçla yapılacak çalışmalarda gerektiğinde diğer kamu kurum ve kuruluşları, kooperatifler, ziraat odaları ve birliklerin hizmetlerinden de yararlanılır.
(2) Buna göre uygulamanın yürütülmesi amacıyla il ve ilçe komisyonları oluşturulur.
(3) İl/ilçe komisyonları hazırlanacak olan çalışma planına ve gündeme göre toplanarak bu Tebliğ hükümleri ve yürürlükteki mevzuat çerçevesinde oy çokluğu ile karar alır.
(4) İlçe komisyonları;
a) Her ürün için üretici bazında bir dosya açar.
b) Üretici ve ürün bazında arazi miktarlarını belirlemek için, Bakanlık tarafından yürütülen ÇKS gereği yapılan örnekleme arazi tespitlerinde öncelikli olarak prime esas arazileri dikkate alır. Bu tespitler ayrıca tutanağa bağlanır.
c) Başvuru dilekçesi (Ek-1) ve 2008 yılı ÇKS kayıtlarında farklı il ve ilçelerde üretim yaptığını beyan eden üreticilerin; üretici ve ürün bazında ekim alanları/ağaçların bulunduğu alanlar ile ilgili bilgileri, prime esas alınan ortalama verimleri ve dekara kullanılan sertifikalı tohum miktarlarını (kütlü pamuk ve soya fasulyesinde) üretimin yapıldığı yerin il/ilçe Komisyonlarından isteyerek değerlendirmede dikkate alır.
ç) Verimde etkili tüm faktörleri ve bilgileri değerlendirerek her ürün için ilçe ve köy bazında prime esas alınabilecek ortalama verimleri ve/veya bu verimlere ilişkin olarak ortalama tohumluk kullanım miktarlarını; birinci /ikinci ürün, sulu/kuru ve sertifikalı/sertifikasız tohumluk kullanımı şeklinde belirler.
d) Komisyon prime esas üretim yapılan arazi ve bu arazide üretim ile ürün satışlarına ait belgelere dayalı bilgilerin yer aldığı sistemden alınacak prim kayıt formu üzerindeki kriterleri dikkate alarak karşılaştırma yapar. Ayrıca, zeytinyağında üretim miktarının belirlenmesinde tasiriye faturasını da dikkate alır.
e) Alıcının usulüne uygun olarak eksiksiz düzenlediği ve üreticiler tarafından komisyona ibraz edilen alım satım belgesi (müstahsil makbuzu veya fatura) ve/veya borsa alım satım beyannamesi ve tasiriye faturası fotokopileri üzerine “Aslı Görülmüştür” ibaresini yazarak alır. Asıl nüshaları üzerine görünür şekilde “2008 yılı kütlü pamuk/yağlık ayçiçeği/soya fasulyesi/kanola/dane mısır/aspir/zeytinyağı primi ödemesinde esas alınmıştır” ibaresini koyarak üreticiye iade eder. Bu belgelerin asıllarının üretici tarafından beş yıl saklanması zorunludur.
f) Sertifikalı kütlü pamuk/soya fasulyesi tohumluk kullanımıyla ilgili mevcut tüm bilgileri üreticinin ibraz ettiği satış faturası ile karşılaştırır ve değerlendirme sonucunda sertifikalı tohum kullanılarak gerçekleştirilen üretime ilave destekleme primi verilir.
g) Pamuk çırçır ve prese fabrikalarının faaliyet dönemine ait tüm bilgileri kontrol eder. Pamukların Çırçırlanması, Preslenmesi ve Depolanmasının Denetlenmesine Dair Tüzük çerçevesinde pamuk sezonu içerisinde faaliyetini sürdüren çırçır prese fabrikalarının düzenlemiş olduğu alım satım belgesine istinaden destekleme primi ödemesi yapılır.
ğ) Destekleme priminden, 2008 yılında ÇKS’de özlük, ürün, arazi bilgileri kayıtlı olan ve bu arazilerinde prime esas ürünleri ürettiğine ilişkin il/ilçe tarım müdürlüklerine müracaat eden çiftçilerin beyanları, ilgili köy muhtarı ve azaların onayı ile köy bazlı desteklemeye tabi olabilecek toplam üretim alanının, il/ilçe müdürlüklerince yapılan köy bazlı toplam üretim alanı tespitlerine uygun olması koşulu ile aksi ispatlanıncaya kadar verilen beyanlara itibar edilir.
h) Prime esas ekim/zeytinlik alanını, üretim miktarını ve ödenecek toplam prim miktarını her bir ürün için ayrı ayrı gösterecek şekilde ÇKS’den alacağı icmalleri ilçelerde ve köylerde on gün süreyle askıda bırakır. Askıya çıkma ve indirme tarih ve saati tutanağa bağlanır. Tutanağın muhtar ve/veya aza tarafından güncel tarihle imzalanması sağlanır. Askı süresince herhangi bir itiraz olmaz ise icmallerdeki bilgiler doğru kabul edilir. Daha sonra yapılacak itirazlar değerlendirmeye alınmaz ve herhangi bir hak doğurmaz. Bu süre zarfında yapılacak itirazların değerlendirilmesi çerçevesinde üretici bazında icmallerde düzeltme yapılmış ise icmaller sistemden tekrar alınır. Üretici bazında icmaller üzerinden düzenlenen, kesinleşmiş ilçe icmalini imzalayarak bir nüshasını bağlı bulundukları il komisyonu’na gönderir.
(5) İl komisyonları;
a) Merkez ilçe ve bağlı köylerde ilçe komisyonlarının yapmakla yükümlü oldukları görevleri yapar.
b) İldeki prime esas ürünlerin ekim/zeytinlik alanlarını, üretim miktarlarını ve ödenecek toplam prim miktarlarını her bir ürün için ayrı ayrı gösterecek şekilde ÇKS’den alarak mevcut bilgileri ilçe komisyonlarından intikal eden icmallerde yer alan bilgiler ile karşılaştırır ve il icmalini imzalar.
c) Ödemeye ilişkin komisyon kararının bir nüshasını ilçe komisyonlarına, il icmalinin ve ödemeye ilişkin komisyon kararının orijinal bir nüshasını da Bakanlığa gönderir.
(6) Bakanlık; il ve ilçe komisyonları tarafından belirlenen ödemeye esas icmaller ve komisyon kararlarını göz önüne alarak, bütçe imkânları dâhilinde ülke genelinde, ödemeye esas değerleri belirlemeye yetkilidir.

Prim ödemesi için kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı üretimi yaparak satan üreticilerden komisyonlarca istenen belgeler ve yapılacak işlemler;

MADDE 6 – (1) İstenecek belgeler ve bunlarla ilgili yapılacak işlemler aşağıda belirtilmiştir.
a) Başvuru dilekçesi (Ek-1),
b) Kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı için; alım satım belgesi (müstahsil makbuzu veya fatura) ve/veya borsa alım satım beyannamesi,
c) Tasiriye faturası (Zeytinyağı için gerekli olan tasiriye faturalarının tarihi, hasat başlangıç tarihi ile son başvuru tarihi arasında olmalıdır.),
ç) Üretici adına düzenlenmiş 2008 yılına ait varsa kütlü pamuk/soya fasulyesi sertifikalı tohumluk faturasının aslı, kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır ve aspir ürünlerini tohumluk üretici kuruluşları (Bakanlığımızda kayıtlı) ile sözleşmeli üretim yapan üreticilerin aldıkları alım satım belgeleri,
d) Belirtilen belgeler, işlenen tarım arazisinin mülkiyeti eşi ve/veya birinci derece akrabalarına (anne, baba ve çocuklarına) ait ise maliklerin onaylarının bulunduğu muvafakatname ve ürün satışı yapan kişinin vukuatlı nüfus kayıt örneği, tüzel kişiliklerde ise yetki belgesi istenir.
(2) Komisyonca istenecek tüm belgelerin asıllarının kaybolması veya zayi olması durumunda; belgeyi düzenleyen kişi veya kuruluştaki nüshasının noterce tasdikli örneği dikkate alınacaktır. Ancak, birlikler ve borsalar tarafından verilen belgelerin kaybolması veya zayi olması durumunda; “Bu belge, aslının zayi olması nedeniyle kişinin müracaatına binaen verilmiştir” ibaresi yazılmış ve tasdik edilmiş olması kaydıyla, komisyonlarca geçerli sayılır.
(3) Destekleme primi ödemesinden yararlanmak isteyen üreticilerin son başvuru tarihi Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulunca belirlenir. Bu tarihten sonraki başvurular kesinlikle kabul edilmez.
a) Destekleme primi ödemesinden yararlanmak isteyen üreticilerin son başvuru tarihi kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır ve aspir için 3/4/2009, olarak belirlenmiştir. Bu tarihten sonraki başvurular kesinlikle kabul edilmeyecektir.
b) Destekleme primi ödemesinden yararlanmak isteyen zeytinyağı üreticilerinin tasiriye faturaları ile yapılacak son başvuru tarihi 5/6/2009, ancak bu tarihten sonra satılan zeytinyağlarına ait alım satım belgelerinin son teslim tarihi ise 2/10/2009 olarak belirlenmiştir. Bu tarihten sonraki başvurular kesinlikle kabul edilmeyecektir.

Prim uygulaması dışında kalan haller

MADDE 7 – (1) Prim uygulamalarından;
a) 2008 yılı ÇKS’de özlük, ürün, arazi bilgileri kayıtlı olmayanlar,
b) ÇKS’de kayıtlı olduğu yer dışında başka yerde prime müracaat edenler,
c) 2008 yılı ÇKS’de kayıtlı olmayan arazilerinde prime esas ürünleri üretenler,
ç) Ara ziraati olarak üretim yapan üreticiler,
d) Rafine edilmiş zeytinyağı üretenler,
yararlanamazlar.

Hukuki ve cezai sorumluluk

MADDE 8 – (1) Haksız yere yapılan destekleme ödemeleri, ödeme tarihinden itibaren 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte, anılan Kanun hükümlerine göre geri alınır. Haksız ödemenin yapılmasında ödemeyi sağlayan, belge veya belgeleri düzenleyen, kullanan, gerçek ve tüzel kişiler geri alınacak tutarların tahsilinde müştereken sorumlu tutulurlar. Destekleme primi ödemelerinden, idari hata sonucu düzenlenen belgeler ile yapılan ödemeler hariç haksız yere yararlandığı tespit edilen üreticiler, 5 yıl süreyle hiçbir destekleme programından yararlandırılmazlar.

Yürürlük

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 10 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür

2 Kasım 2008 Pazar

"TARIM AYAKTA KALIRSA KRİZİN ETKİLERİ AZALIR"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türk çiftçisi ve tarım sektörünü krizin etkilerinden korumak gerektiğini söyledi. Bayraktar, “Tarımı ayakta tutmanın krizin etkilerini asgariye indirmede önemli olduğunu düşünüyoruz. Tarımı ayakta tutarak halkımızın gıdaya ulaşımını garanti altına alabilirsek, her şeyden önce insanlarımızdaki krizden kaynaklanan moral bozukluğunu azaltabiliriz” dedi.Bayraktar, küresel krize karşı tarım sektörü ve çiftçilerin korunmasına yönelik önerileri ile pamuk raporunu düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Bayraktar yaptığı konuşmada, çiftçinin satın alma gücünün giderek gerilediğini, gübrede yüzde 180, mazotta yüzde 40'a varan fiyat artışlarının bu kaybı daha büyük boyutlara taşıdığını kaydetti. Çiftçilerin bankalara olan ve elektrik enerjisi borçlarını ödemede sıkıntı çektiğini dile getiren Bayraktar, son iki yıldır yaşanan kuraklık afetleri ve artan maliyetlerin çiftçileri tarımsal faaliyetlerini yürütemez hale getirdiğini söyledi. Bayraktar, “Önümüzdeki dönemde tarımda mevcut sorunlar devam ederse, sektör bu istihdam yükünü taşımaya devam edemez. 2001 krizinden sonra 5 yıl içinde tarımsal istihdam 2.3 milyon kişi azalmıştır. İçinde bulunduğumuz koşullarda artan işsizlere bir de tarımı terk edenlerin katılmasına mani olunmalı” dedi.
-"GİRDİ MALİYETLERİ DAHA DA ARTABİLİR"-Bayraktar, gelecek süreçte dövizdeki artışa bağlı olarak gübre ve diğer girdi maliyetlerinin daha da artabileceğini belirterek, mevcut girdi fiyatlarıyla dahi üretimi artırmanın mümkün olmadığını kaydetti. “Gıda güvencemizden endişe ediyoruz” diyen Bayraktar, “Ülkemizde tarım kesimi özellikleri itibariyle krizlerden kendini koruma araçlarına sahip değildir. Güçlü ekonomik organizasyonlara sahip olmadığı için, ürün fiyatlarını, girdi fiyatlarını belirleme veya etkileme gücü ve inisiyatifi yoktur. Diğer kesimler bu durumu zaman zaman istismar edebilmektedirler” diye konuştu. Bayraktar, krize karşı tarımı ve çiftçileri korumak için alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı:
“-Girdi fiyatlarındaki artışlar frenlenmeli veya telafi edilmeli.
-Elektrik borçlarının yeniden yapılandırılmalı.
-Kedi kullanımında kısıntı olmamalı ve yükselen faizler telafi edilmeli.
-Tarımsal destekleme bütçesi ihtiyaca uygun büyüklükte belirlenmeli ve kısıntıya gidilmemeli.
-Artırılacak bütçe çerçevesinde oluşturulacak bir fonla, stratejik ürünler için TMO'nun gerektiğinde müdahale alımları yapması sağlanmalı.
-Tarımsal kamu yatırımları artırılmalı.
-Sulama alanları hızla genişletilmeli.
-Tarımsal işletme yapısı iyileştirilmeli.
-Tarımsal gelir ve çiftçilerimizin satınalma gücü artırılmalı.
-Kırsal kalkınma hızlandırılmalı, kırsal alanda tarım dışı iş ve gelir imkanlarının artırılmalı.”
-"DÜŞÜK ENFLASYON ÜRETİMİN ARTMASINA BAĞLI"-Bayraktar, “Eğer önümüzdeki dönemde gıda fiyatlarındaki artışın yüksek olmasını istemiyorsak ve bu suretle enflasyonu 6 puan düşürmek istiyorsak, tarımsal üretimi artırmanın çok önemli yararı olacaktır. Başka bir ifadeyle, Merkez Bankası Başkanının öngördüğü düşük enflasyon seçeneğinin gerçekleşmesi, tarımsal üretimin artmasına bağlıdır” diye konuştu.Pamuk Raporu'nu açıklayan Bayraktar, pamuk üretiminin tüketime paralel artış gösteremediğini ve Türkiye'nin pamukta her geçen gün dışa bağımlılığının arttığını söyledi. Bayraktar, “Pamuk gibi önemli bir üründe dünya ile rekabet edebilmemiz için aynı şartlarda üretim sağlamamız gerekmektedir. Türkiye'nin pamuktaki verim ve lif uzunluğu gibi üstünlükleri rekabet açısından yeterli olamamaktadır. Bu sebeple, Ülkemizdeki üretim alanları daralmakta, her geçen gün ithalat artmaktadır” dedi. Bayraktar, 1998 yılından 2007 yılına kadar enflasyonun 8.5 kat, girdi fiyatlarının yaklaşık 15 kat arttığını ancak pamuk fiyatlarının sadece 5 kat artış gösterdiğini dile getirdi.
-ULUSAL PAMUK POLİTİKASI BELİRLENMELİ-Bayraktar, mevcut sorunların çözülmesi için öncelikle ulusal pamuk politikasının belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Bayraktar ayrıca üreticilerin yeniden üretime dönmeleri için dünya piyasalarındaki pamuk fiyatları ile rekabet edebilir bir ortam yaratılması gerektiğini söyledi.

Haber.mynet

1 Kasım 2008 Cumartesi

PAULOWNİA AĞACI YETİŞTİRİCİLİĞİ

AĞAÇ HAKKINDA : Paulownia ağacı ; anavatanı Çin olan ve çok hızlı büyüyen,içinde ülkemizin de bulunduğu Kuzey yarıkürede yaklaşık 24 milyon dekar arazide özellikle keresteciliği için yetiştiriciliği yapılan ilk dikim yılında 5-6m boya ulaşabilen geniş yapraklı bir ağaç türüdür.Kullanım alanının geniş olması sebebiyle gelişmiş ülkelerde büyük ilgi görmektedir.Bilinen 9 çeşit pwl türü arasında P.Elongata,P.Tementosa ve P.Fortunei ülkemiz koşullarına uyum sağlamaktadır.Elongata ve Tementosa –28 C , +50 C sıcaklık dilimlerinde ve 0-2000m rakımlarında yetişebilmektedir.


TOPRAK İSTEĞİ : Pwl’nin adaptasyon kabiliyeti çok yüksek olduğundan ciddi bir toprak seçiciliği yoktur. Yetişebileceği pH aralığı 5-8.5 , optimum pH 5.5-7.5’dir.Max tuzluluk 1000ppm.dir.Kaba yapılı topraklarda , hafif ve orta killi topraklarda rahatlıkla yetişir.Pwl suyu seven bir bitki olmasına karşın yüksek taban suyu istemez.Taban suyu toprak yüzeyinden 1-1.5m aşağıda olmalıdır.Ağır killi veya kireçli topraklarda aşırı maliyet getirmeyecek gübreleme programları ile iyi bir yetiştiricilik yapmak mümkündür.


İKLİM İSTEĞİ : Pwl 0-2000m rakım ve –28 C , +50 C sıcaklık dilimleri arasında yetiştirilebilir.Isı ve ışık ihtiyacı yüksektir.Serin bölgelerde Pwl nispeten yavaş yetişmekte fakat sıcak bölgelere oranla daha kaliteli kereste vermektedir.Pwl direk güneş ışığı alan yerlere dikilmelidir.Yağış miktarının düşük olduğu bölgelerde sulama şarttır.Pwl yetiştirmek için kavak baz alınabilir.Kavak yetiştiriciliği yapılan tüm bölgelerde Pwl yetiştirilebilir.
SULAMA : İlkbahar ve yaz dikimlerinde bölge ve toprak özelliklerine göre haftada 2-3 kez sulama yapılmalıdır.Su ihtiyacı toprak özelliklerine göre farklılık gösterecektir.Bitkinin su ihtiyacını tespit etmenin en pratik yolu toprak muayenesidir.Toprak tavını kaybetmeye yakın plantasyonlar sulanmalıdır.Pwl bol su istemesine karşın kök bölgesinde devamlı aşırı miktarda su istemez.Gereğinden fazla sulandığında özellikle fide dikimi yapılmışsa fidelerde çürümeden dolayı kayıplar olacaktır.Bitkilerin büyümesiyle sulama araları açılacak 15 günde 1’e kadar düşecektir.
DİKİM MEVSİMİ VE DİKİM ARALIKLARI : Ülkemizin çoğu bölgesinde Mart sonundan Kasım başına kadar dikim yapılabildiği gibi kış dikimi de uygulanabilir.Mevsim farklılıklarına göre dikimde kullanılan materyal değişiklik gösterir.İlkbahar-yaz ve erken sonbaharda 10-15 cm boyunda fideler kullanılabilir.Kış aylarında ise kök sistemi gelişmiş fidanlar kullanılmalıdır.Bu fidanların gövdelerinin odunlaşmış olmalarına dikkat edilmelidir , böylelikle olumsuz kış koşullarına daha kolay direnç gösterirler.Kış dikiminde durgunluğa girmiş (dorman) yapraklarını dökmüş fidanlar kullanılabilir.Sonbahar ve kış mevsiminde yapılan dikimlerden sonra ilkbaharda fidanlar toprak yüzeyinden kesilmelidir.Bu işlem rakımı yüksek bölgeler içinde ilkbahar ve yaz dikimi yapılsa dahi rutin uygulamadır.(Kültürel işlemler dikim esnasında ve yetiştirme süresince teknik elemanlarımız tarafından uygulamalı olarak gösterilecek ve gerekli bilgiler doküman halinde yetiştiricilere verilecektir.)Dikim aralıkları firmamız tarafından 4x4m olarak tavsiye edilmektedir.Buradaki avantaj hem ağaç taçları birbirine girmeyecek hemde toprak işleme kolay olacaktır.Bunun yanında dikim aralıkları arttırılarak kombine tarım yapma olanağı yaratılabilir.
KOMBİNE TARIM : Pwl,pamuk,mısır,soya,patates ve sebzelerle birlikte yetiştirilebilir. Kombine tarım yapılacaksa dikim aralıkları buna göre ayarlanmalıdır. 6x10m, 6x15m, 5x20m gibi.Avantajları;
· Birlikte yetiştirildiği bitkilerde %20 ye yakın verim artışı sağlar.
· Sulama suyunun sebep olduğu tuzlanmayı engeller.
· Sonbaharda dökülen yapraklarıyla toprak profilinden aldığı bitki besin maddelerini birlikte ekildiği maddelerin kullanımına sunar. Gübreleme yapar.

KERESTE ÖZELLİKLERİ : Soluk sarı bal görünümünde, kokusuz,pürüzsüz ve budaksızdır.m³/kg’a yüksek miktarda kereste çıkar. Düşük çekme (0.27-0.37),kırılma,deforme olmama ve 400 C de yanma ısısı gibi özellikleri vardır. Selüloz oranı ise %46-49 arasında değişir.
1-Çok iyi ısı yalıtım malzemesidir. Termal iletkenliği 0,0063-0.086 kcal m-1 hr-1 sıcaklık iletkenliği 0.000561-0.000631 m-2 hr -2 değerleriyle bilinen 40 tür içerisinde en yüksek sıcaklık yalıtım verilerine sahiptir.
2- Diğer keresteler içerisinde dönmeye,çatlamaya ve deformasyona karşı en dayanıklısıdır. İşlemesi çok kolaydır. Çapak,kıymık vs. yapmaya müsait değildir.
3- Paulownia kerestesi çürümeye karşı dirençlidir ve aynı zamanda zararlılara karşı dirençlidir. Bu kereste ile yapılmış 100 yıllık evler daha ayakta durmaktadır. Szechuan vilayeti orman araştırma enstitüsü, Hong Ya orman çiftliğinde bir çok ağacı çürümeye bırakmış ve 16 yıl sonra Paulownia haricindekilerin tamamen çürüdüğü Paulownianında sadece yüzeyden 1cm derinde çürümenin başladığını rapor etmiştir.
4-Paulownia çok iyi bir şekilde dilimlenebilir ve soyulabilir. Bu kaplama ve kontroplak üretimine elverişli bir malzeme olduğunu gösterir. Zımparalanmış yüzeyi viskozitesi doğru yapışkanla 0.25 mm ye kadar inceltilebilir.
5-Dünyanın üzerine yazı yazılabilen en iyi kerestesi olduğu olduğu için Japonya’da kartvizit yapımında kullanılmaktadır.
6-Kerestesi tatsız ve kokusuz olduğundan her türlü yiyecek malzemesinin yanında kullanılabilir. (örneğin Dondurma çubuğu,ambalaj)
7-Kerestesi bel vermediği ve bükülmediği için 2 yaşındaki Paulownialar Çin de çatı makası olarak kullanılmaktadır. Aynı çaptaki iğne yapraklı kerestelerden daha iyi performans gösterirler.
8-Yoğunluğu 260-330 kg/m³ (%15 rutubetli) arasında değişir. Diğer sert ağaç türlerinden daha hafiftir. (Çam 450/m³,Okaliptüs 800 kg/m³) ambalaj sanayi için bir avantaj yaratır.
9- Hafifliği ve yüksek rezonans kabiliyeti sayesinde müzik aletleri yapımında kullanılır.
10- Birinci sınıf beyaz kağıt hamuru üretiminde kullanılır.
11- 2-3 senelik Paulownia ağacından kalem ve cetvel üretilebilir. Avantajı hafif ve sert oluşudur.
12- 1-2 senelik Paulownia ağacından aktif karbon sanayinde yararlanılır.

KULLANIM ALANLARI :
HAYVAN YEMİ
Paulownia’lar çok geniş ve yüksek hacimde yaprak üretirler. Çinde bu yapraklar kurutulduktan sonra kıyılır ve silolarda saklanır. Koyun, keçi,tavşan,sığır, ve domuz besini olarak kullanılır. Kuru yaprakların besin değeri yağ,şeker ve protein açısından zengin olup ağırlıkları oranında tahıl ile aynı değere sahiptirler.
GÜBRE
Paulownia kök sistemi toprağın çok derinlerine giderek,fidanlıktaki diğer ürünlerin ulaşamayacağı rutubet besin maddelerini alır. İşte bu derin toprak tabakalarından alınan besinler ve rutubet,sonbaharda dökülen yapraklar, oluşan zengin örtü ile gübreyi oluşturur. Paulownia yaprakları zengin nitrojen (Azot) içermektedir ve rutubetli ortamlarda hemen dekompoze olarak gübre haline geçerler. Sürülen toprak, bu gübre ile karışarak toprağın verimliliğini artırır.
RÜZGAR PERDESİ
Paulownia büyük yaprakları sayesinde geniş bir alan kaplar. Bu nedenle özellikle deniz kenarında devamlı rüzgara açık konutların korunmasında kullanılabilir. Şekil verilmesi son derece kolay olan ağaçlarla;rüzgarın yön ve şiddeti dikkate alınarak rüzgarkıran perdeler tesis edilebilir.
HAVA KİRLİLİĞİ
Paulownia ağacının yaprakları toz duman ve hava kirliliğini emerek temizler. 1 hektar paulownia yılda 6 kg atmosferik kükürt emme kabiliyetine sahiptir. Tesis edildiği kentlerde %80 oranında hava kirliliğini azalttığı gözlemlenmiştir.
EREZYON VE ENERJİ
Paulownia derin kök sistemi sayesinde toprağı tutar ve neticede heyalanı önler. Yine geniş yaprakları ile rüzgar ve damla tesirinden toprağı korur.Birçok gelişmiş ülke ısınmak için oduna dönmeye başlıyor. Bu ülkelerde evlere ısı verimi yüksek sobalar kuruluyor. Ayrıca paulownia nın A.B.D. ‘de bazı enerji santrallerinin etrafına enerji ormanı amaçlı dikildiği biliniyor.
EKONOMİK DEĞER : Paulownia diğer kerestelik ağaçların 20-30 yılda gösterdiği büyüme performansını 4-6 yılda gösterir. 2 yaşında ekonomik bir anlam ifade eder. 2 yıllık ağaçlar sunta ve kağıt fabrikaları tarafından değerlendirilir.4-6 yıl arasında 1m³ kereste verir ki 1m³ kerestesinin dünya piyasalarında ki fiyatı 300-400 $ dır. Bu ağaçlardan en düşük kereste kalitesi olan E kalitesinde tomruk elde edileceği varsayılırsa bir ağaçtan en az 200 $ gelir sağlanır. Ortalama bir hesap yapılacak olursa 1 dekara 4X4 metre arayla dikim yapıldığında dekarda 62 adet ağaç bulunacaktır. Bu durumda 1 dekardan 4 yılda 62 X 300 $ = 18600 $ gelir elde edilir. 1 dönümün fide maliyeti 350 milyon T.L civarındadır.4-6 yıllık yetiştirme dönemi içinde kullanılacak ilaç ve gübre girdileri göz ardı edilebilecek oranda düşüktür.Paulownia yetiştiricisine diğer tarım ürünleri ile kıyaslanamayacak oranda yüksek gelir sağlar.
FİDAN DİKİMİ VE HIZLI BÜYÜME İÇİN MUTLAKA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR :
-Fidan çukuru 80cm derinlik ve 60cm çapında açılarak alt kısımdan çıkan toprak ve üst kısımdan çıkan toprak ayrı ayrı yığılarak organik gübreyle (çiftlik gübresi) 1/6 oranında karıştırılıp üstten çıkan toprak alta alttan çıkan toprak üste gelecek şekilde dolgu yapılıp fidan oluşturulacak geniş çanağın ortasına tüpten çıkarılarak yerleştirilir.
-İkinci yıl mart ayı sonlarında toprak seviyesinden sert budama yapılarak oluşmuş cılız gövde kesilir. Baharda çıkan sürgünlerden en kuvvetlisi bırakılarak diğerleri alınır.(böylece bırakılan sürgünün yaz boyunca 7m boy atması ve ana gövdeyi oluşturması sağlanmış olur).
-Haftada en az iki defa bolca sulanmalıdır. Topragın durumuna ve bitki gelişmesindeki simptomlara göre gübreleme yapılabilir.
KAYNAKLAR:
* tarimsalpazarlama.com
* paulownia.cjb.net

29 Ekim 2008 Çarşamba

Hükümet Kobi'ler için ilk adımı atıyor !

Hükümet, küresel mali krize karşı KOBİ'leri ve bankacılık sektörünü aynı anda koruma altına alacak bir plan üzerinde çalışıyor. Plan, kredi riski nedeni ile bankaların muslukları kısmaması, KOBİ'lerin de borç geri ödeme problemi yaşamaması üzerine bina ediliyor. Hazırlıkları devam model, Kredi Garanti Fonu tarafından yürütülecek. Buna göre Kredi Garanti Fonu, Hazine tarafından gayri nakdi kredi ile takviye edilecek. Tüm bankaların ticari faiz riskini sigortalayacak. Böylece bankalar, açtıkları kredinin faizini kesin olarak tahsil edeceklerini bilecekler. Öte yandan kredilerin tahsili için KOBİ'lere iki yıl ödeme süresi tanınacak. Bu süre içinde ödenmeyen krediler, yeni kurulacak Varlık Yönetim Şirketi'ne devredilecek. Bankalar sorunlu kredi alacaklarını bu şirketten tahsil edecek. KOBİ'lerin teminatlarını nakde dönüştürme işlemini ise Varlık Yönetim Şirketi üstlenecek.
ZIRAAT'TEN ILK ÇOZUM KOBİ'lere dönük kısa vadeli soluklandırma planında Ziraat Bankası ilk tedbiri uygulayacak. Bu çerçevede Ziraat Bankası'ndan kredi kullanan KOBİ'lere, kalan vade tutarı kadar ilave ödeme süresi verilecek. Böylece, örneğin 24 ay vadeli kredi kullanan ve 14 aylık taksidini ödeyen KOBİ'ye "Kalan 10 taksit kadar 10 ay vade daha tanıyalım. Krediyi kullandığın dönemdeki faiz şartları ile borcunu 20 taksitte ödeyebilirsin" teklifinde bulunulacak. Soluklandırma planı ile KOBİ'lerin sıkıntıya girmesine önlenecek. Ziraat Bankası bu kapsamda 103 bin KOBİ'ye açtığı 2.3 milyar YTL krediyi yapılandıracak. Kredi müşterisi KOBİ, borç bakiyesini daha uzun vadede ödeyeceği için istihdam başta olmak üzere sosyal sorun yaratacak önlem alma gereği duymayacak.
ZIRAAT'E MEVDUAT İLGİSİ Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, KOBİ'lere yönelik ödeme planını doğruladı. Çağlar, bankanın aylık 1 milyar YTL kredi verme performansı olduğunu, krizi bahane etmeden fonlamaya devam ettiklerini söyledi. Bankanın aylık mevduat artışının 600 milyon YTL civarında seyrettiğini, son aylarda bu tutarın 1 milyar YTL'yi bulduğunu kaydeden Çağlar, "Bankalar arası mevduat kaymasına sıcak bakmıyoruz. Mevduatı çekmek için özel gayretimiz yok. Hatta faizleri bir iki puan aşağı çekerek mesaj verdik" dedi.

Kaynak:Rotahaber

İşyerinde Vergi Levhası mecburiyeti kalkıyor !


Maliye, esnafı rahatlatacak bir değişikliğe gidiyor. İşyerleri ile özdeşleşen vergi levhaları artık tarih olacak. Vergi Usul Kanunu'nun yeniden yapılandırılmasına ilişkin çalışmaya göre, vergi levhası bulundurma zorunluluğu kaldırılacak.
Vergi Konseyi'nin üzerinde çalıştığı düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte esnaf 149 YTL'lik vergi levhası bulundurmama cezasından kurtulmuş olacak. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın da sıcak baktığı çalışmada "Anlamını yitirmiş olan vergi levhası bulundurma zorunluluğu kaldırılmalı" ifadesi yer alıyor. 46 yıl önce kaleme alınan VUK'un yeniden yazılmasının tamamlaması halinde uluslararası gelişmelere uygun, adil, basit, mükellefi ve müteşebbisi koruyan, içerisinde yeni bir ceza sistemini barındıran bir çalışma ortaya konulması planlanıyor. Bu kapsamdaki çalışmaların yıl sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor. Vergi levhası bulundurma zorunluluğunun yaklaşık 20 yıl önce getirildiğine dikkat çeken Maliye yetkilileri, uygulamanın artık caydırıcılığının kalmadığı görüşünde. Matrahının düşük gösterilmesi veya zarar beyan edilmesinin hem mükellef hem de vatandaş tarafından çok önemli görülmediğini belirten yetkililer, "Uygulama ilk getirildiğinde esnafın daha çok vergi ödemesi amaçlanmıştı. Ancak şimdi bir etkisi kalmadı." diyor. Yetkililer, elektronik vergi levhasının devreye girmesiyle birlikte de Maliyecilerin esnafta ilk aradıkları vergi levhasına artık dikkat etmediklerini belirtiyor.Vergi Usul Kanunu uyarınca Gelir Vergisi mükellefleri ile sermaye şirketleri her yıl mayıs ayının son gününe kadar vergi tarhına esas olan kazanç tutarları ile bunlara isabet eden vergi miktarlarını gösteren levhayı merkezlerine, şubelerine, satış mağazalarına iş sahipleri ile mükellefler tarafından kolayca okunup görülecek şekilde asmak zorunda. Maliye Bakanlığı'nın 1991'de çıkardığı iç genelgeye göre bu levhanın asılmasının amacı, mükellefe ait bazı bilgilerin açıklanması suretiyle, vergilerin ödenmesinde kamuoyunun baskı ve desteğinden yararlanmak olarak açıklanıyor. Vergi levhasında mükellefin adı, soyadı, unvanı, işyeri adresi, vergi numarası, vergi dairesi, vergi türü, takvim yılı, beyan edilen matrah, tahakkuk eden vergi ile tasdik eden makamın imzası ve mührü yer alıyor. Vergi levhalarının sabit işyerleri için 17,5x25 cm, taşıtlar için 8x12 cm ebatlarında olması gerekiyor.
Vergi Usul Kanunu'nun yeniden yazılması sürecinde ele alınan başlıca diğer konular şunlar: "Meslek mensuplarının vergi mahremiyetine dahil edilmesi, işlerliği bulunmayan komisyonların kaldırılması, adres güncellemelerinin mükellefin ödevlerine dahil edilmesi, aramalı incelemelerdeki hükümlerin CMUK'a uygun hale getirilmesi, gecikme faizi işleme süresinin sınırlandırılması, düzeltme talebi incelenmesinin belli bir sürede sonuçlandırılması, düzeltme mekanizmasının arzu edildiği şekilde etkin çalıştırılmasının sağlanması, takdir komisyonlarının tekrar ele alınması ve işlerlik kazandırılması."
Kaynak:Zaman

Gübredeki düşüş etikete geç yansıyacak !

Gübretaş Genel Müdürü Mehmet Koca, hammadde fiyatlarının düşmesine bağlı olarak gübre fiyatlarında da bir düşüş başladığını, ancak dolar kurunun 1,2 YTL'den 1,7 YTL'ye çıkması nedeniyle bu ucuzlamanın piyasaya yansıtılamadığını belirtti.Döviz fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak, gübre fiyatlarının zamanla düşebileceğini belirten Koca, "Yaptığımız yatırımlar ve bağlantılar sayesinde çiftçi kesinlikle gübre sıkıntısı yaşamayacak." dedi. Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği (TTKKMB), iştiraki olan Gübretaş arasında imzalanan 5 yıllık bayilik sözleşmesi törenine katılan Genel Müdür Koca, Tarım Kredi Kooperatifleriyle bayilik sözleşmesi imzaladıkları 2001 yılından beri satışlarının düzenli bir şekilde arttığını, bu yıl da sektörün genel satışlarında yüzde 10 düşme olmasına karşın, kendi satışlarının yükseldiğini söyledi. Gübretaş'ın hammadde üretimine yönelik İran'da tesis almasının öneminin, bu kriz döneminde daha da iyi anlaşıldığına işaret eden Koca, bu anlaşmanın piyasanın regülasyonu açısından da önemli olduğunu vurgularken, uluslararası piyasalardaki spekülatif baskıların Türkiye'deki çiftçilere yansımasının daha az olacağını kaydetti. Çiftçinin gübre talebinde bir daralma gözlendiğini belirten TTKKMB Genel Müdürü Bedrettin Yıldırım, bunun 2009 yılındaki üretimi olumsuz etkileyeceğine işaret etti.

Kaynak:Zaman

28 Ekim 2008 Salı

Krizi en az zararla atlatacak 2 Ülke ?


Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen "Yaptığımız hesaplamalara göre Türkiye ile Polonya bu kriz dönemini en az sıkıntıyla aşacak iki ülke olarak gösteriliyor"dedi. Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen başkanlığında 120 Türk iş adamından oluşan Türk ticaret heyetinin Polonya gezisi başladı.Tüzmen, Varşova'da iki gün sürecek temasları çerçevesinde ilk olarak, Polonya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Waldemar Pawlak ile kahvaltıda bir araya geldi.Devlet Bakanı Tüzmen, görüşmeden sonra gazetecilerin sorusu üzerine, iki ülke arasındaki ticaret hacminin son dönemde, 5 yıl içerisinde yaklaşık 3 kat artmış olduğunun dile getirildiği görüşmede, iki ülkenin, bu artışı küresel kriz döneminde nasıl devam ettirilebileceğinin sektörel bazda bir planlamasının yapıldığını belirtti. Dünyada ekonomi ekseninin Atlantik?ten Pasifik'e kayışında Polonya ve Türkiye'nin son derece önemli rol oynayacağını kaydeden Tüzmen, iki ülkenin, geçmişte ağır bedel ödedikleri finans krizlerinin de etkisiyle ekonomilerini daha sağlam hale getirmiş olan ülkeler olduklarına dikkati çekti.Tüzmen, şöyle devam etti:"Türk ve Polonya iş adamları burada kriz sonrasına kendilerini hazırlayacak ortak çalışmaları yapacaklar. Rekabet ettiğimiz alanlar var. Biz Avrupa'da otobüs üretiminde birinciyiz. Polonya da bu alanda son derece önemli. Elektronik de rekabet ettiğimiz alanlardan ancak, diğer alanlara baktığımızda çok fazla birlikte hareket edebileceğimiz alanlar var, gemi inşa sektörü gibi.Polonya ile Türkiye'nin bir diğer önemli özelliğinin de tarihsel bağlarının bulunması olduğuna dikkati çeken Tüzmen, iki ülkenin de eski dost olmalarının böylesi kriz dönemlerinde Polonya ile Türkiye'yi birbirine daha çok yaklaştırdığını söyledi. Tüzmen, şöyle dedi:Yaptığımız hesaplamalara göre, sayın Başbakan Yardımcısı da bu görüşü teyit etti. Türkiye ve Polonya bu kriz dönemini en az sıkıntıyla aşacak iki ülke olarak gösteriliyor. OECD rakamlarına göre, iki ülkenin de GSMH artışı ve ihracat potansiyeli son derece önemli. Türkiye, OECD?nin ihracat şampiyonu ülkesi ve uluslararası endekslere göre de bölgesel, sektörel bağımlılığını yarı yarıya azaltmayı başaran bir ülke. Polonya da aynı şekilde bölge ve sektör bağımlılıklarını çok iyi bir şekilde çeşitlendirdiği için bu krizden en az hasarla çıkacak ülkeler arasında gösteriliyor. İşte iki ülke, özellikle Baltık, İskandinav ülkeleri ve Avrupa ülkeleriyle çok iyi bir entegrasyon sağlamış olan bir Avrupa Birliği ülkesi Polonya ile Karadeniz, Hazar ve Akdeniz?de çok önemli ticaret bağlantılarını sağlamış olan Türkiye, güzel bir dilim yakaladılar diye düşünüyorum.2012 Avrupa Futbol Şampiyonası Polonya'da yapılacak. Bu önümüzdeki 4 yıl içinde birtakım alt ve üst yapı yatırımlarına ihtiyaç bulunuyor. Buralardan bizim de pay almak istediğİmizi söyledik. Ayrıca Polonya'ya AB fonlarından da ciddi bir fonlama yapılacak. Tahminen 5 sene içerisinde 90 milyar avroluk bir kaynak aktarılacak, alt yapı ve süt yapılar için.. Biz bunların içerisinde Türkiye olarak ne kadar yer alabiliriz, onun peşindeyiz. Bence çok doğru zamanda, doğru yerde yaptığımız bir iş adamlarıyla çıkartma oldu."

Kaynak:Haber7.com

Hükümetten 1 milyar $ lık EK KREDİ

Küresel kriz dünyada her geçen gün derinleşirken hükümet krizin Türkiye'ye etkilerini en aza indirmek için iki önemli konuda kritik adımlar atmaya başladı.Hazırlanan tebliğ yayımlanmak üzere Başbakanlık'a gönderildi.Yurtdışındaki parayı yüzde 2, yastık altı olarak nitelenen yurtiçindeki parayı da yüzde 10 vergiyle ekonomiye kazandırmayı amaçlayan tasarı ise önümüzdeki perşembe günü Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülecek. Son olarak krizin etkisiyle daralan dış pazarlarda ihracatçıya destek olmak için ek kredi paketi hazırlandı. Türk Eximbank aracılığı ile kullandırılan kredi miktarı 1 milyar dolar artırıldı. Karar, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin geçen hafta Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından alındı.Görüşmede işadamları Eximbank aracılığı ile kullandırılan kredinin 5 milyar dolar daha artırılmasını isterken, Başbakan 1 milyar dolarlık ilave kaynak desteği verilebileceğini kaydetti. Kararı memnuniyetle karşılayan İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri Başkanı İsmail Gülle, "Yanımızda sadece Eximbank kaldı." dedi. İhracatçılar ise ucuz kredi sevincini şu sözlerle dile getirdi: "Ek kaynakla birlikte birçok fabrikada çarklar yeniden dönecek."Başbakan Erdoğan'ın yanı sıra Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ile yaptıkları görüşmelerde şikayetlerini ilettiklerini aktaran ihracatçılar, tüm taleplerine olumlu karşılık aldıklarını kaydetti. Ek kaynak verilmesinin önemli olduğuna dikkat çeken ihracatçılar, "Şu an döviz kurundaki artış sebebiyle önemli ölçüde rahatladık. Dünya ekonomisinde durgunluk yaşanırken, yeni pazarların da bulunmasıyla şu an herhangi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Türkiye İhracat Kredi Bankası (Türk Eximbank) aracılığı ile ek kaynak sağlanmasıyla birlikte birçok fabrikada çarklar yeniden dönmeye başlayacak." dedi.İhracatçılara 1 milyar dolarlık ilave kaynağın ilk sinyali geçen hafta Maliye Bakanı Unakıtan'a yapılan ziyaret sonrasında verildi. Unakıtan, iç tüketimi artırmak için otomotiv sektörüne yönelik teşvikin gündemlerinde olduğunu açıkladı. Maliye bürokratları ise otomotiv sektörünün küresel krizden en az şekilde etkilenmesi için kredi maliyetlerinin düşürülmesine yönelik bir paket üzerinde çalıştıklarını belirtti.
Bakan Unakıtan, Türk Lirası'nın değer kaybetmesinin ihracatçılar için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, "Dışarıdan büyük miktarda ara malı ithal ediyoruz. Türk üreticiler bunları yapamadıkları için değil, rekabet edemedikleri için dışarıdan alıyordu. Bundan sonra Türkiye'de bunların imal edilmesi çok daha avantajlı konuma geliyor ki, bu krizden dolayı bir fırsat yakalamış oluyoruz." dedi. Hükümet olarak reel sektörün ve ihracatçıların yanında olduklarını ifade eden Unakıtan, üretimin önemine işaret etti: "Dünyadaki son mali kriz de gösterdi ki, öyle sanal işlemlerle bu işler olmuyor. Gerçek üreticiyi, gerçek sektörü her zaman desteklememiz lazım. Ülkemizdeki üretimi artırmamız, üretimin yapısını da değiştirmemiz gerekiyor. Bununla ilgili şimdiye kadar tedbirler aldık. Bundan sonra Türkiye olarak katma değeri yüksek, teknolojik ürünlere geçmemiz gerekiyor."
Zamanında alınmış yerinde kararlar ;
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, hükümetin krize yönelik tedbirlerini olumlu buluyor. Yalçıntaş, Maliye Bakanlığı'nın vergi borçlarına taksit uygulamasını 'zamanında alınmış, son derece yerinde kararlar' olarak değerlendirdi. Bakanlığın vergi borçlarını 18 ay vade ve yüzde 3 faiz ile tecil uygulamasının, ekonomi yönetiminin dengeleri yakından ve doğru takip ettiğinin somut bir göstergesi olduğunu vurgulayan Yalçıntaş, "Yurtdışında yaşayan vatandaşların bankalardaki paralarını Türkiye'ye getirebilmeleriyle ilgili yapılan kanun çalışması da çok önemli bir karar." dedi. Yalçıntaş, otomotivdeki durgunluğun aşılması için Özel Tüketim Vergisi'nde 'kademeli indirim' yapılması hazırlığının da reel sektöre olumlu yansıyacağını kaydetti. Oda başkanı ayrıca, kasım ayı içerisinde ödenmesi gereken geçici vergilerin de şubat ayına ertelenmesi halinde reel sektörün kısa vadede finans yükünün azaltılması yönünde çok olumlu bir adım atılmış olacağına dikkat çekti.
Vergi borçlarının 18 ay tecilini öngören tebliğ Başbakanlık'ta ;
Geçici vergiler ve Damga Vergisi hariç olmak üzere tüm vergi borçlarına ödeme kolaylığı getiren tebliğ yayımlanmak üzere Başbakanlık'a gönderildi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, geçen hafta yaptığı açıklamada, bu vergi borçlarına ödeme kolaylığı getireceklerini söylemişti. Bir yetkili, tebliğ kapsamında vadesi hangi tarihte dolarsa dolsun 1 Eylül 2008 öncesi tüm vergi borçlarına yıllık yüzde 3 gibi bir faiz uygulanacağını ve 18 aya kadar da ödeme kolaylığı sağlanacağını söyledi. Ödeme kolaylığı anaparanın yanı sıra faiz ve cezaları da kapsayacak. "Başbakanlık'a gönderilen tebliğin bu hafta içinde yayımlanması bekleniyor." diyen aynı yetkili, ne kadarlık tahsilat yapılacağına ilişkin herhangi bir rakam vermedi. Bu imkandan faydalanmak isteyen mükelleflerin, bu borçlarını ödemeleri için son başvuru tarihi de 28 Kasım olarak belirlendi. Vergi ödemelerinin ilk taksitleri ise 1-31 Aralık arasında ödenebilecek. IMF'nin karşı çıktığı bu tür uygulamalar geçmişte de gündeme gelmiş, hükümet uygulamayla yüksek tutarda tahsilat sağlamıştı.
Tasarı hazır, yastık altındaki paraya da hesap sorulmayacak ;
Hükümetin, Türk vatandaşlarının yurtdışında tuttuğu birikimi Türkiye'ye çekme çalışmasında son noktaya gelindi. Tasarı, perşembe günü Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülecek. Tasarıya yurtiçindeki paranın da yüzde 10 vergiyle ekonomiye kazandırılması eklendi. Bu düzenlemenin perde arkasında ise Adalet Bakanlığı bürokratları yatıyor. Bakanlık yetkilileri, ekonomi yönetimi ile konuya ilişkin yaptıkları son toplantıda vergi inceleme muafiyetinin gurbetçilerle sınırlı kalmasına karşı çıktı. Bu durumun yurtiçinde yaşayanları kapsamadığı için adalet mekanizmasını zafiyete uğratacağı yorumunda bulundu. Tasarıya göre, Türkiye'de bulunan ancak 1 Ekim 2008 itibarıyla kanuni defter kayıtlarında işletmenin öz kaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarıyla, taşınmazlar, üç ay içinde YTL cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine beyan edilecek. Bilanço esasına göre defter tutanlar, kanuni defterlerine, taşınmazlar dışındaki varlıklarını banka hesaplarına yatırmak suretiyle kaydederek pasifte özel fon hesabı açacaklar. Serbest meslek kazanç defteriyle, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, bu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterecekler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacak.
THY'nin 1,3 milyar dolar nakiti var, yeni yatırım için fırsat kolluyor ;
Dünyayı etkisi altına alan küresel krize rağmen nakit para biriktiren Türk Hava Yolları yeni yatırım peşinde. THY Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil, 1,3 milyar dolar civarında nakit paraları bulunduğunu ve yatırımlara hız kesmeden devam edeceklerini söyledi. 2009'da Avrupa'da ilk dört arasında yer almayı hedefleyen şirket, dünyadaki tüm fırsatları kovalayacak. "Faydasını gördükten sonra para sorunumuz yok." diyen Genel Müdür Kotil, THY'nin karar verdikten sonra herhangi bir şirketi alabilecek güçte olduğuna vurgu yaptı.

Kaynak:Rotahaber

21 Ekim 2008 Salı

Kuraklık Destekleri Ödeniyor

İlkbahar aylarında Güneydoğu ile Orta Anadolu bölgeleri ağırlıklı olmak üzere yaşanan kuraklıktan zarar gören çiftçilerin bir bölümüne bugün ödeme yapıldı.İl ve İlçelerde kurulan komisyonlar tarafından ürünleri yüzde 30 ve üzerinde zarar gördüğü belirlenen 214 bin 899 çiftçinin banka hesaplarına, bugün 257,01 milyon YTL yatırıldı.Bu yıl ilkbaharda yaşanan kuraklıktan zarar gören çiftçilerin zararlarının karşılanması için ilk olarak 19 Temmuz'da 35 ili ve 211 ilçeyi kapsayan bir kararname çıkarılmış, daha sonra 19 Ağustos'ta çıkarılan kararname ile Sivas ile 33 ilçe daha kuraklık desteği sağlanmasına ilişkin kararname kapsamına alınmıştı.
Kararname, ilkbahar döneminde kuraklık nedeniyle zarar gören Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı çiftçilerin zararlarının telafi edilebilmesi için kuraklık desteği verilmesi ile söz konusu çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine (TKK) olan tarımsal kredi borçlarının (düşük faizli krediler dahil) ertelenmesini öngörüyordu. Kararname, kuru alanda üretimi yapılan buğday, arpa, mercimek, nohut, fiğ, burçak ve mürdümük ekiliş ve ürünlerini kapsıyordu.
Kuraklık nedeniyle, söz konusu ürünleri yüzde 30 ve üzeri zarar gördüğü il/ilçe hasar tespit komisyonlarınca belirlenen ÇKS'ye kayıtlı çiftçilere (kamu tüzel kişileri hariç), sertifikalı tohumluk ihtiyacının karşılanması amacıyla, kaybettikleri ürün miktarına karşılık gelen alan için, dekar başına, buğdayda 22 YTL, arpada 13 YTL, mercimekte 22 YTL, nohutta 30 YTL, fiğ, burçak ve mürdümükte 24 YTL kuraklık desteği ödenecek. İlgili kararnamelerle kuraklık desteğinden yararlanmak isteyen çiftçilere, bir ay başvuru süresi verilmişti.Destekleme ödemeleri, Maliye Bakanlığı tarafından Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bütçesine aktarılan ödenekten karşılanıyor. Haksız yere kuraklık desteği ödemesinden yararlandığı tespit edilen üreticiler, 5 yıl süreyle hiçbir destekleme programından yararlandırılmayacak.İl ve ilçe hasar tespit komisyonlarınca yapılacak tespitler sonucunda kuraklık desteği alabilecek çiftçilerin Ziraat Bankası ve TKK tarafından kullandırılan ve kararın yayımı tarihi itibarıyla vadesi/taksit vadesi/hesap devresi henüz gelmemiş olmakla birlikte bir yıl içinde dolacak olan veya 90 günlük bekleme süresi içinde olan tarımsal kredi borçları, vadesinde/hesap devresinde, ilgili mevzuatına göre faiz tahakkuk ettirilmek suretiyle vade tarihinden/taksit vadesinden/hesap devresinden itibaren bir yıl süreyle erteleniyor. Banka ve TKK'nın Tasfiye Olunacak Alacaklar hesaplarında kayıtlı ve/veya kayıtlı olması gereken tarımsal kredi borçları ise faiz tahakkuk ettirilmeksizin bir yıl süreyle erteleniyor.Ertelenen tarımsal kredi borçlarına erteleme döneminde Ziraat Bankası ve TKK tarafından yüzde 7 faiz uygulanacak. Karar kapsamında ilgisine göre cari tarımsal kredi veya cari tarımsal kredi temerrüt faiz oranı ile yüzde 7 arasındaki farka göre tahakkuk ettirilecek gelir kayıpları, Hazine Müsteşarlığının ilgili yıl bütçelerine bu amaçla konulacak ödenekten avans olarak karşılanacak.
Kararname kapsamında kuraklık desteği verilen il ve ilçeler şöyle :
ADIYAMAN: Merkez, Besni, Kahta, Gerger, Tut, Sincik, Samsat, Gölbaşı
AFYONKARAHİSAR: Bolvadin, Çay, Emirdağ, Sultandağı
AĞRI: Doğubeyazıt
ANKARA: Bala, Elmadağ, Evren, Gölbaşı, Haymana, Kalecik, Nallıhan, Şereflikoçhisar, Ayaş, Beypazarı, Polatlı
BİTLİS: Merkez, Ahlat, Adilcevaz, Güroymak, Hizan, Mutki
ÇANKIRI: Merkez, Kızılırmak, Şabanözü, Eldivan
ÇORUM: Bayat, Dodurga, İskilip, Mecitözü, Ortaköy, Osmancık, Alaca, Laçin, Sungurlu
DİYARBAKIR: Merkez, Çermik, Güngüş, Dicle, Eğil, Ergani, Hani, Kocaköy, Silvan, Bismil, Çınar, Hazro
EDİRNE: Lalapaşa
ELAZIĞ: Merkez, Ağın, Baskil, Arıcak, Keban
ESKİŞEHİR: Merkez , Alpu, Beylikova, Günyüzü, Mahmudiye, Mihallıçcık, Seyitgazi, Sivrihisar, Çiftler
GAZİANTEP: Araban, Karkamış, Nizip, Oğuzeli, Şahinbey, Şehitkamil, Yavuzeli
HAKKARİ: Merkez, Şemdinli, Yüksekova
KAYSERİ: Kocasinan, Bünyan, İncesu, Melikgazi
KIRŞEHİR: Merkez, Kaman, Mucur, Boztepe, Akçakent, Akpınar, Çiçekdağı Akören, Doğanhisar, Kadınhanı
KONYA: Altınekin, Cihanbeyli, Çeltik, Çumra, Emirgazi, Ereğli, Halkapınar, Ilgın, Karapınar, Karatay,
Kulu, Meram, Sarayönü, Selçuklu, Tuzlukçu, Yunak
MALATYA: Merkez, Akçadağ, Arapgir, Arguvan, Battalgazi, Darende, Doğanşehir, Doğanyol, Hekimhan, Kale,
Pütürge, Yazıhan, Yeşilyurt, Kuluncak
KAHRAMANMARAŞ: Ekinözü, Elbistan, Nurhak, Pazarcık
MARDİN: merkez, Mazıdağı, Savur, Midyat, Dargeçit, Yeşilli, Nusaybin, Derik, Kızıltepe, Ömerli
MUŞ: Merkez, Malazgirt, Hasköy, Bulanık, Korkut
NEVŞEHİR: Acıgöl, Avanos, Gülşehir, Hacıbektaş, Ürgüp, Merkez, Derinkuyu, Kozaklı
NİĞDE: Merkez , Altunhisar, Bor, Çamardı, Çiftlik, Ulukışla
SİİRT: Merkez, Aydınlar, Baykan, Eruh, Şirvan, Pervari , Kurtalan
SİNOP: Durağan, Boyabat, Saraydüzü
TUNCELİ: Merkez, Pertek, Çemişkezek
ŞANLIURFA: Merkez, Siverek, Hilvan, Suruç, Birecik, Bozova, Halfeti, Akçakale, Viranşehir, Harran
VAN: Merkez, Gevaş, Gülpınar, Muradiye, Özalp, Saray, Başkale, Çaldıran, Çatak, Edremit, Erciş, Bahçesaray
YOZGAT: Yerköy, Şefaatli, Yenifakılı, Akdağmadeni, Aydıncık, Boğazlıyan, Çandır, Çayıralan, Çekerek, Merkez,Saraykent, Sarıkaya, Sorgun
AKSARAY: Merkez, Ağaçören, Eskil, Gülağaç, Güzelyurt, Ortaköy, Sarıyahşi
KARAMAN: Merkez, Ayrancı, Kazımkarabekir, Ermenek
KIRIKKALE: Merkez, Keskin, Çelebi, Karakeçili, Bahşılı, Yahşihan, Balışeyh, Delice, Sulakyurt
BATMAN: Merkez, Beşiri, Hasankeyf, Gercüş, Kozluk, Sason
ŞIRNAK: Merkez, Silopi, Cizre, İdil, Uludere
IĞDIR: Merkez, Tuzluca
KİLİS: Merkez, Elbeyli, Musabeyli
SİVAS: Gemerek.

Pamuk İpliği ithalatına yeni Ek Vergi

Pamuk ipliği ithalat artışının yerli üretimde neden olduğu zarar ve tehdidin ortadan kaldırılabilmesi maksadıyla 3 yıl boyunca uygulanmak üzere yeni ek mali yükümlülük getirildi. Bakanlar Kurulunun “Belirli Pamuk İpliği İthalatında Korunma Önlemi Uygulanması Hakkında Karar”ı Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, dikiş ipliği hariç ağırlık itibariyle yüzde 85 veya daha fazla pamuk içeren ve perakende olarak satılacak hale getirilmemiş olan pamuk ipliği ithalatında uygulanacak ek mali yükümlülük oranları, 15 Temmuz 2008-14 Temmuz 2009 arasında yüzde 20, 15 Temmuz 2009-14 Temmuz 2010 arasında yüzde 19, 15 Temmuz 2010-14 Temmuz 2011 arasında da yüzde 18 olacak. Ek mali yükümlülük birinci yıl için kilo başına en düşük 0,35 dolar, en yüksek 1 dolar, ikinci yıl en düşük 0,33 dolar, en yüksek 0,95 dolar ve üçüncü yıl en düşük 0,31 dolar, en yüksek 0,90 dolar olacak. Tarife kontenjanı miktarı, ilgili ülkeler ve gümrük bölgeleri menşeli tarife kontenjanı kapsamı eşyanın tamamı için toplam 12 milyon 800 bin 285 kilo olacak. Ancak her bir ülke veya gümrük bölgesi menşeli eşya için verilecek tarife kontenjanı 4 milyon 266 bin 762 kiloyu geçmeyecek.

20 Ekim 2008 Pazartesi

Ekonomide bir ilk gerçekleşecek !

Devlet bakanı Nazım Ekren özel sektör temsilcilerinin 2009 yılı programına ilişkin dile getireceği öneri ve tekliflere ilk kez yer verileceğini bildirdi.Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Nazım Ekren, özel sektör ile işbirliğine büyük önem verdiklerini belirterek, sektör temsilcilerinin 2009 yılı programına ilişkin dile getireceği öneri ve tekliflere, ilk kez, önümüzdeki hafta yayımlanacak programda yer verileceğini bildirdi.Ekren, açılışta yaptığı konuşmada, küresel finansal kriz ile şekillenen yeni sürecin gerektirdiği ''yeni inisiyatif'' hakkında bilgi verdi.Öncelikle güven ve istikrarın korunmasının ''olmazsa olmaz'' koşul oluşturduğunu vurgulayan Ekren, orta vadeli programda ''sektörel performansların artırılması''nın ön plana çıktığını kaydetti. Ekren, ''Türkiye ekonomisine baktığınızda geleneksel sektörlerin yanında rekabet avantajına sahip sektörlerin olması, büyük ve küçük ölçekli firmaların birlikte faaliyette bulunuyor olmaları, sektörel performansların artırılması konusunda standart bir reçeteden çok selektif, iyi kurgulanmış, hedefe odaklı tedbir ve öncelikler seti özel önem taşımaktadır'' diye konuştu.Ekren, yeni programda üzerinde durulan en kritik konulardan birinin ''sosyoekonomik gündemin yeniden şekillendirilmesi'' olduğunu belirterek, Güneydoğu Anadolu Projesi ve benzer çalışmaları buna örnek gösterdi.
''ULUSAL PROGRAM TAMAMLANDI''
Nazım Ekren, 2009 yılı programının önümüzdeki hafta yayımlanacağını belirterek, ''Bu toplantılarda ortaya çıkacak, ortak payda niteliğinde gündeme gelebilecek bireysel kurumsal toplumsal bazda refahımızı artıracak tedbirleri o programa yerleştireceğimizi sizlere taahhüt ediyoruz'' dedi.Ulusal programın da tamamlandığını bildiren Ekren, bunun da çok yakın zamanda Bakanlar Kurulundan da geçerek, uygulama prosedürü haline getireceğini kaydetti. Ekren, Ulusal programda, bugünkü toplantıda olduğu gibi iki önemli açılım bulunduğunu ifade ederek, bunların maastricht ve kopenhag ekonomik kriterleri olduğunu belirtti.Ekren, şöyle devam etti:
''Maastricht kriterleri içinde bütçe açığı ve kamu borcunun Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranları konusunda Türkiye uyguladığı örtülü, örtük bir mali kuralla bu konuda son derece başarılı bir performans yakalamıştır. Enflasyon ve faiz oranları konusunda da önümüzdeki dönemde yeni inisiyatifler alarak, bunda da Avrupa Birliği ortalamasına yakınlaşmak istiyoruz.Kopenhag ekonomik kriterlerinde ise işleyen bir piyasa ekonomisi ile Avrupa Birliği ve küresel ekonomiden gelecek rekabet baskılarına dayanabilecek bir reel sektör bugünkü gündemimizin en önemli başlığı olacaktır. Özellikle orta vadeli programda net şekilde vurguladığımız yetkin bir özel sektör, kaliteli bir bürokrasi, şeffaf piyasalar düzenleme denetim ve yaptırım süreçlerinin şekillendireceği yönetilebilir piyasa ekonomisi, AB bağlamında düşüneceğimiz işleyen bir piyasa ekonomisi için son derece kritiktir. Bunu da yine sizlerle birlikte kurgulamayı düşünüyoruz.''
''EKONOMİK GÜVENLİK VE EKONOMİK SAVUNMA KONSEPTİ OLUŞTURACAĞIZ''
Nazım Ekren, sektör temsilcileri ile birlikte ''sektörel değişim ve dönüşüm strateji belgesi'' oluşturmanın, orta vadeli programın temel amaçlarından birini oluşturduğunu kaydederek, özel kesimi ve kamu kesimi aktörleri arasında ekonomik ve finansal yönetişim kalitesini artırarak altyapı oluşturmasının da öngörüldüğünü anlattı.Ekren, ''Her krizde tekrar görüşüp konuşmak yerine elimizde bir yol haritası olması bakımından önem arz eden bir diğer husus da Türkiye için yeni bir konsept geliştirerek, ekonomik güvenlik ve ekonomik savunma konseptini de yine sizlerle birlikte oluşturmayı planlıyoruz'' dedi.Kayıt dışı ekonomi ile mücadelede de işbirliğinin önemine işaret eden Ekren, tarım, sanayi ve ticaret stratejisinin güncellenmesiyle yeni teşvik sisteminin yıl sonuna kadar önemli kısmını tamamlamayı hedeflediklerini bildirdi.Devlet Bakanı Ekren, Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nun teknik, hukuki ve fonksiyonel yapısını güçlendireceklerini ve Kurul'un, reel, finans ve diğer özel kesim sektörleri ile ekonomi yönetiminin bir araya geleceği en önemli kurumsal platformlardan biri olacağını kaydetti.
Türkiye ekonomisinin gelişme ve kalkınma sürecinde kamu ve özel sektörün yoğun ve kaliteli işbirliğinin özel önem taşıdığının altını çizen Ekren, ''Önümüzdeki hafta yayımlanacak 2009 yılı programında, politika öncelikleri, politika tedbirleri, sorumlu kuruluş, işbirliği yapılacak kuruluş, süre ve yapılacak işlem ve açıklamaları ifade edecektir. İlk defa özel sektörden bu konuda öneri ve teklifleri alıp, bir hafta sonra yayımlanacak dokümanda yer vereceğimizi sizlerle paylaşmak isterim'' dedi.Ekren, Kurulun, istişare mekanizmasının devam edeceğini ve sürekli hale getirmek için neler yapılabileceğinin ele alınacağını kaydetti.Bakan Ekren'in konuşmasının ardından toplantı, basına kapalı devam etti.

14 Ekim 2008 Salı

Dünya Bankası'ndan müthiş öngörü

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, Türkiye'nin bölgesinde, ekonomik ve siyasi istikrar açısından önemli bir ülke olduğunu belirterek yeni G7'lere Türkiye'yi aday gösterdi.Robert Zoellick, Dünya Bankası -IMF Sonbahar toplantıları çerçevesinde, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, bölgesinde istikrara yönelik çok önemli girişimlerde bulunduğunu ve bu konuda başarılı da olduğunu kaydetti.Zoellick, Türkiye'nin konumu itibarıyla stratejik öneme sahip bir ülke olduğunu da vurguladı.
YAPISAL REFORMLAR BAŞARILI
Türkiye'nin, son yıllarda önemli bir ekonomik dönüşüm sağladığını belirten Zoellick, özellikle mali sektörde gerçekleştirdiği yapısal reformlar nedeniyle, sağlam ve dayanıklı bir finansal sisteme sahip olduğunu söyledi.Zoellick, Türkiye'nin, yapısal reformlardaki başarısı nedeniyle, Dünya Bankası'nın gerekli teknik ve mali desteği verdiğini, bu desteğin, yapısal reformların uygulanmasını kolaylaştıracağını vurguladı.
DÜNYA BANKASI, EN ÇOK PROGRAM KREDİSİNİ TÜRKİYE'YE KULLANDIRIYOR
Edinilen bilgiye göre, Dünya Bankası, yıllık bazda, dünyadaki en büyük miktardaki program kredisini Türkiye'ye kullandırıyor. Yetkililer, Türkiye'nin bu miktarda bir kredi alabilmesinde, daha önce aldığı proje ve program kredilerindeki başarısının önemli rol oynadığını vurguluyorlar.
Dünya Bankası'ndan 6,2 milyar dolar kredi alan Türkiye, bu yıl da 2,7 milyar dolarlık bir program kredisi almayı planlıyor.Dünya Bankası ile yürütülen ve 2008-2011 yıllarını kapsayan 6,2 milyar ABD doları tutarındaki Ülke İşbirliği Stratejisi kapsamında 2008 yılı içinde Dünya Bankası'ndan proje finansmanı amacıyla sağlanan kredilerin tutarı 800 milyon ABD dolarına ulaştı.Bütçe finansmanında kullanılmak üzere 2008 yılında sağlanan program kredisi tutarı ise 400 milyon ABD doları oldu. Yıl sonuna kadar Banka'dan bütçe finansmanında kullanılmak üzere 1,3 milyar ABD doları tutarında program kredisi sağlanacak.Ayrıca, 2008 yılı sonuna kadar Dünya Bankasından KOBİ'lerin finansman ihtiyaçları için kullanılmak üzere Hazine garantisi altında 150 milyon ABD doları tutarında bir proje kredisi sağlanması planlanıyor. Böylece, ülke işbirliği stratejisi kapsamında Dünya Bankasından 2008 yılı içinde sağlanacak finansman tutarının 2,7 milyar dolar olacak.Banka, reform uygulama performansını yeterli bulmadığı ülkelere yeterli miktarda program ve proje kredisi vermiyor.Program kredileri, proje kredilerine göre daha zor koşullarda alınan krediler olarak biliniyor.
TÜRKİYE, YENİ G-7 ÜLKELER GRUBUNA GİREBİLİR
Bu arada Türkiye'nin, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick tarafından G-7'lere ilave olarak önerilen yedi üyeli yeni gruba katılma şansı bulunduğu öğrenildi.Zoellick'in, yeni önerdiği yedi ülkenin oluşturacağı grubun üyelerinin sabit olmayacağı ve performansa göre, dünya ekonomisinde önemli rol oynayan ülkelerin de, bu ''dünya ekonomisini yönlendirme grubu'' çerçevesinde bulunan ülkelere dahil olabileceğini söylediği belirtiliyor.Yetkililer, Türkiye'nin de stratejik önemi itibarıyla, değişimli olarak faaliyet gösterecek olan bu girişime dahil edilebileceğine dikkat çekiyorlar.Zoellick, küresel finansal krizin, diğer gelişmekte olan ülkelerin de küresel ekonomik kararlara dahil olması gerektiğini gösterdiğini belirtti.Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, en çok sanayileşmiş 7 ülkeden kurulu G-7'nin artık işe yaramadığını savunarak, bunun yerine, içinde 7 önemli gelişmekte olan ülkenin de bulunduğu yeni bir örgütün oluşturulmasını önermişti.Robert Zoellick, yaptığı konuşmada, dünya ekonomisine yön vermesini önerdiği yeni örgütte yer alacak G-7'ye ek olarak 7 ülke olarak Çin, Hindistan, Rusya, Suudi Arabistan, Brezilya, Meksika ve Güney Afrikayı saymıştı.ABD'deki finans krizinin, G-7'den daha fazla sayıda ülke arasında daha fazla işbirliğini gerektirdiğini anlatan Zoellick, ''G-7 işe yaramıyor. Değişik bir zamanda, yeni bir gruba ihtiyacımız var'' şeklinde konuşmuştu.G-7, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve Kanadadan oluşuyor.Zoellick, yeni girişimin, ülkelerin kamusal ve özel kurumların güçlerinin birleştirilmesiyle çok güçlü bir yapının oluşacağını söylemişti. Zoellick, önerdiği grubun oluşturulması durumunda bunun, dünyanın gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 70'ini oluşturacağına da dikkat çekmişti.Zoellick, bu grubun düzenli aralıklarla toplanmasını ve ortaya çıkan yeni küresel ekonomik sorunları belirleyen ve çözümler öneren IMF ve Dünya Bankası ile işbirliği yapması gerektiğini de kaydetmişti.Türk yetkililerin, dünyanın en önde gelen canlı ekonomilerinden olan, G20 içinde aktif bir durumda bulunan ve IMF tarafından da kotası artırılan Türkiye'nin de böyle bir girişim içinde yer alması yönündeki itirazı, gelişmiş ülke statüsüne yeni yükselen Güney Kore tarafından da desteklendi. Güney Kore'nin, G20'nin, yeni bir oluşum yerine, daha aktif bir grup olarak çalışmasını ya da Türkiye'nin bu yeni irişim içinde bulunması gerektiği görüşünde olduğu belirtiliyor.
Kaynak:rotahaber

Tarım Bakanlığı'nda kırmızı alarm

Çin'den yapılan ithalatın envanderini çıkaran Tarım Bakanlığı Çin menşeili süt ve süt ürünlerini tek tek saptayacak ve İncelemelerde ‘melamin’ çıkması halinde ürünler toplatılacak.Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Çin’den ithal edilen gıda ürünlerini tek tek tespit ederek, gerekli kontrollerin ardından ‘melamin’ çıkması halinde toplatılması yoluna gidecek. Tarım Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Çin Halk Cumhuriyeti’nden 2006 yılında süt tozu ithal edilmediği, 2007 yılında yaklaşık 742 ton, 2008 yılında ise yaklaşık 379 ton süt tozu ithalatı gerçekleştirildiği belirtildi.
Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “9 Ekim 2008 tarihi itibariyle de Çin- Halk Cumhuriyeti menşeli süt ve süt ürünleri, süt ve süt ürünleri içeren bebek mamaları ile süt ve süt ürünleri içeren çikolata ve benzeri gıda maddelerinin ithalatı yasaklanmıştır.
İLLER UYARILDI
Ülkemize Çin’den ithal edilen ihraç kayıtlı süt tozu dahil olmak üzere süt ve süt mamulünü bileşiminde bulunduran tüm ürünlerle ilgili olarak, ithalatçı firma depolarının, dağıtım yapılan firmaların ve piyasada satışa sunulmuş olabilecek ürünlerin acilen denetlenmesi, söz konusu maddenin tespit edilmesi halinde derhal ihtiyati tedbir kapsamında yed-i emine alınarak piyasadan toplatılması konusunda İl Müdürlüklerimiz talimatlandırılmıştır.Ayrıca, gümrüğe gelmiş olan ürünlerin ithalat işlemleri de Bakanlığımızca durdurulmuştur.’’ AB ile uyumlu bu tebliğlerde yer alan tatlandırıcılar ve katkı maddelerinin belirtilen miktarlarda kullanılmasının insan sağlığı açısından herhangi bir risk oluşturmadığına işaret edilen açıklamada, ‘’Melamin maddesi gıda maddelerinde kullanılmasına izin verilen katkı maddeleri arasında yer almamaktadır.Dolayısıyla süt ve süt mamulü içeren ürünlerde melamin riskinin öngörülmesi mümkün değildir’’ denildi.

4 Ekim 2008 Cumartesi

Romanya'da Türk yatırımları patladı

Romanya'da yayımlanan The Diplomat dergisi Türk şirketlerinin Romanya ekonomisinin her sektöründe aktif olduğunu belirterek gelinen son noktayı rakamlarla ortaya koydu.AB’ye katılan Romanya, Türk şirketler ve yatırımcıları için çok çekici bir ülke haline geldi. Romanya’da 26 Türk inşaat şirketinin faaliyet gösterdiği belirtilirken Türk İşadamları Derneği (TİAD) Genel Sekreteri Güven Güngör, Romanya’daki fiili Türk yatırımının 2 milyar euroya ulaştığını tahmin etti. Romanya’da yayınlanan The Diplomat dergisi, Türk şirketlerinin Romanya ekonomisinin her sektöründe aktif olduğunu kaydederek, ülkedeki inşaat patlamasından yararlanarak faaliyet gösteren Türk inşaat şirketlerinin sayısının 26’ya ulaştığına dikkat çekti. Romanya'daki Türk yatırımları tutarının 1989 yılından beri resmen 500 milyon doları aştığını ancak Türk sermayesinin Hollanda'da kayıtlı şirketlerin aracılığıyla ülkede önemli yatırımlar yaptığına da işaret edildiği dergiye konuşan Türk İşadamları Derneği (TİAD) Genel Sekreteri Güven Güngör, fiili Türk yatırımının 2 milyar euroyu bulduğunu tahmin etti.Son iyi yılda Romanya’daki Türk yatırımcıları için en popüler yatırım alanının emlak projeleri olduğuna işaret eden Güngör, Türk yatırımcılarının altyapı projeleriyle de ilgilendiğini söyledi. Romanya’daki Türk yatırımcılarının karşılaştığı sorunları dile getiren Güngör, çalışma izninin alınabilmesi için üç aylık bekleme süresi gibi engellere dikkat çekti.

Kaynak: Rotahaber

Helal Gıda Sertifikası için çağrı

Adana'nın Kozan ilçesi Ticaret Odası Başkanı Yaşar Çelen "gıda ürünü ihracatında hedefe ulaşmak için helal gıda sertifikasyonu uygulamasına başlanması gerektiğini söyledi.Çelen AA muhabirine yaptığı açıklamada aralarında ABD,Avustralya,Brezilya ve Malezyanın da bulunduğu 14 ülkenin "Helal Gıda Sertifikasyonu"sayesinde ekonomik anlamda önemli avantajlar elde ettiğini belirtti.Türkiye'nin bu uygulamaya geçemeyişi nedeniyle milyarlarca dolarlık ekonomik kazanımdan yoksun kaldığını savunan Çelen, ''Gıda üretiminde İslami usullere uygun davranıldığını gösteren 'helal gıda sertifikası'nda amacımız tamamen ekonomik. Burada hiç kimse dinsel boyut gibi başka amaçlar aramaya kalkışmasın'' dedi.Yaklaşık iki yıldır oda olarak çalışma yürüttüklerini ve sertifikanın Türkiye'de de verilmesinin yollarını araştırdıklarını belirten Çelen, ''Bugün ülkemizde üretilen ürünlerin önemli bir bölümü bu sertifika olmadığı için yurt dışından talep görmüyor. Çünkü, birçok ülke, ithal edeceği ürünler için helal gıda sertifikası istiyor. ABD başta olmak üzere, Malezya, Tayland, Endonezya, Avustralya, Yeni Zelanda, Brezilya, Brunei Sultanlığı gibi ülkeler helal gıda sertifikalı ürünler üreterek, ihraç ediyorlar.Konuyu iyi analiz edebilmek için Malezya'da 2007 yılında düzenlenen 'Helal Ürün Üretimindeki Son Gelişmeler' adlı konferans ve Mayıs 2008'de düzenlenen 'Dünya Helal Gıda Forumuna' katıldık. 3'ü yabancı üniversite olmak üzere 7 araştırma laboratuvarını ziyaret ettik. 42 yerli ve yabancı akademisyen, mezhep farkı ve ülke ayırt edilmeksizin 19 yerli ve yabancı teolog (din adamı) ile görüşerek, 1061 sayfalık tercümesi yapılmış belge üzerinde araştırma yaptık. Bu araştırma ortaya koydu ki, helal gıda sertifikasyonuna geçen ülkelerin ihracat rakamları artıyor.'' diye sözlerini tamamladı.

2 Ekim 2008 Perşembe

KISA HABERLER

HARRAN OVASINA TARIM-KÖY PROJESİ...
Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarım-köy projesini Harran Ovasından başlatacak.Eski başbakanlardan rahmetli Bülent Ecevit'in köy-kent projesinin benzeri plan çalışma sayesinde Güneydoğu Anadolu Projesine (GAP) önemli katkı sağlanacak.Hastaneden okul ve alışveriş merkezine kadar pek çok sosyal tesisin de içerisinde yer alacağı "tarım-köyler" sayesinde köyden kente göçün önüne geçilmesi de hedefleniyor. TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, "Bu köyler GAP'taki yatırımlara bir nevi teşvik olacak. Çiftçi köyünde iş sahibi olacak. Aş bulmak için kente göçmesine gerek kalmayacak." dedi.Toplu Konut, özellikle Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki verimli tarım arazilerinin yakınlarına konutlar inşa edecek.Buralara kurulacak modern evler sayesinde çiftçinin köyünde kalması sağlanacak."Tarım Köyleri" adı verilen proje kapsamında yapılacak konutların oldukça ucuz olacağını belirten Erdoğan Bayraktar:"Harran Ovası'nda ev yapma girişimimiz var. Eğitim, sağlık, kültürel noktada ne varsa bunları köylere taşımak suretiyle çok modern şehirler kuracağız. Böylece tarımla uğraşan insanları köylerinde tutmayı amaçlıyoruz. Bayraktar, tarım köylerinin hükümetin GAP projesi yatırımlarına destek vereceğini ifade etti. Böylelikle köyden kente göçü ve büyük şehirlerdeki gecekondulaşmayı önleyeceklerini dile getirdi.

GÜNEYDOĞULU İHRACATÇILAR ZORU BAŞARDI...
Körfez krizinin ortaya çıkmasıyla geleneksel pazarları Ortadoğu ve Basra Körfezi ülkeleri olan ve 1990 yılında Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle başlayan Körfez Krizi ve krizi izleyen Körfez Savaşının dış ticaretleri kesintiye uğraması üzerine Avrupa ülkelerine yönelen Güneydoğlu ihracatçılar bu pazarda kalıcı olmayı başardılar.Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) Genel Sekreterliği verilerine göre, Güneydoğu Anadolu Bölgesinden AB üyesi ülkelere yapılan ihracattaki artış eğilimi, bu yılın 8 aylık döneminde de devam etti.Bölge illerinden AB üyesi ülkelere, Ocak-Ağustos 2008 döneminde 629 milyon 885 bin dolarlık ihracat yapıldı. İhracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 arttı. Bölge illerinden AB üyesi ülkelere geçen yılın aynı döneminde 525 milyon 35 bin dolarlık ihracat gerçekleştirilmişti.Bölgeden AB üyesi ülkelere 189 bin dolarlık canlı hayvan, su ürünleri ve mamulleri 21 milyon 230 bin dolarlık hububat ve bakliyat ürünleri, 50 milyon 591 bin dolarlık kuru meyve ile 564 milyon 798 bin dolarlık tekstil ve hammaddeleri dış satımı yapıldı.

HUBUBAT ÜRETİMİ KISILABİLİR...
Hububat fiyatlarının bu yıl geçtiğimiz yıla göre düşük kalması nedeniyle yeni ekim döneminde çiftçilerin üretimi kısabileceği belirtildi.Orta Güney Anadolu Ziraat Odaları Bölge Başkanı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Hepokur yaptığı açıklamada:Konya Ovası'ndaki çiftçinin, bu yıl hububat fiyatlarında yaşanan düşüş nedeniyle korkmaya başladığını ifade etti.Hepokur, ''Çiftçimiz bu hasat döneminde beklediğini bulamadı. Fiyatlar çok aşağıda kaldığı için pek çok çiftçi maliyetini ancak kurtardı'' dedi. Geçen yıl 48 YKr olan mısırın fiyatı bugün 38 YKr, geçen yıl 60-70 YKr'den satılan buğdayın fiyatı bugün 50-55 YKr seviyelerinde bulunuyor'' diyen Hepokur, şunları kaydetti:''Bir yıl içinde elektikmaliyetlerimiz yaklaşık yüzde 33, gübre yüzde 100, motorin ise yüzde 70 oranında zamlandı. Girdi fiyatlarındaki ortalama yüzde 60'lık artışa karşın fiyatların düşmesi nedeniyle bu ekim döneminde çiftçi daha az üretim yapabilir. Bu duruma yol açan en önemli etken, hububat alım fiyatlarının beklenenden düşük açıklanmasıdır. Açıklanan fiyatlar çiftçiyi tatmin etmeyince, pek çok çiftçi bu ekim döneminde ya hububat ekmeyecek ya da ekeceği hububat miktarını azaltacak. Çünkü kimse, zarar edeceğini bile bile üretim yapmak istemez.''Hepokur, ayrıca, Türkiye'de hububatta ürün planlaması olmadığı için bir ürünün fiyatının düşük seyretmesinin ardından onu takibeden ikinci yıl üretim azlığı nedeniyle fiyatların aşırı şekilde yükseldiğine, hatta ithalat yapılmak zorunda kalındığına dikkati çekti.Tüm bu sorunların çözümünün hububat alım fiyatlarında gizli olduğunu anlatan Hepokur, ''Açıklanan hububat alım fiyatları bu yıl olduğu gibi maliyeti kurtarmayacak şekilde düşük açıklanırsa benzer sorunlar bundan sonra da yaşanmaya devam edecektir. Önemli olan devletin maliyet-fiyat dengesini iyi gözetmesidir'' diye konuştu

ÇİFTÇİLERE KURAKLIK DESTEĞİ....
Tarım ve Köyişleri bakanı Mehdi Eker Türkiye genelinde bu yıl kuraklıktan üçyüzbini aşkın çiftçinin zarar gördüğünü söyledi.Eker,kuraklık ödemelerinin bu ay içerisinde ödeneceğini açıkladı.Diyarbakır Ak Parti il başkanlığında partililerle bayramlaşan Bakan Eker gazetecilere yaptığı açıklamada bu yıl yaşanan kuraklıktan başta Güneydoğu Anadolu Bölgesinde olmak üzere Türkiye'deki üçyüzbini aşkın çiftçinin zarar gördüğünü söyledi.Bu zararın tespiti için bakanlık olarak çalışma yaptıklarını bildiren Eken :''Bölgede 1,5 milyon dekar alan zarar gördü. Kuraklıktan zarar gören çiftçilere kuraklık desteği vereceğiz. Maliye Bakanlığından paranın gelmesini bekliyoruz. Bu ay içerisinde ödemeler gerçekleşecek. Çiftçilere yaklaşık 520 milyon YTL kuraklık desteği verilecek. Türkiye geneli 300 binin üzerinde çiftçi kuraklıktan zarar gördü.'' dedi.